Ben metalci değilim. Hiç bir zamanda metalci olmayı tercih etmedim. Ben metal dinleyicilerinin diğer tarzları dinleyen insanlar arasından seçip çıkartılmalarını, kılık kıyafet ve tipe bakılarak kolayca öbür yana konmalarını da hiç bir zaman istemedim. Bir insanı etiketlemek en kolay şeydir. Dış görünüşler insanların kolayca ayrımcılık yapmalarına sebebiyet verir. Dışa bakıp aldanmak ise çoğu kişinin hatasıdır. Çok metalci kılıklı dinleyici gördüm fakat bu dinleyicilerin ne kadar yüzeysel ya da derinden olup olmadıklarını sohbetlerinden yakaladım, bazen hiç konuşmadım onlarla, davranışlarını gözlemledim. Aralarından bilgi düzeyine saygı duyduğum kişilerde çıktı, ne dediğini bilmeyecek kadar farkındalık sahibi olmayan kişilerde çıktı. İmajını sadelikten yana tercih eden dinleyicilerden beklenmedik farkındalıklar görmüş olmam benim “kalıpçılık” denen kavramın üzerinde yeniden düşünmeye sevk etti.
Bir şey olabilmek, kimlik edinmek istenirse çok kolay bir şey. Özellikle puberte döneminde olan bir gencin kendilerini bir müzik akımına kolayca kaptırabilmeleri daha kaçınılmaz oluyor. Kişi kendine bir alan buluyor ve o alan içersinde yaşıyor. Buna bir ağaç buluyorsun ve onun gölgesinde dinlenmek sana huzur veriyor da diyebiliriz. Ama yaş ilerleyince “eskidendi”, daha da yaş ilerleyince “bizden geçti” diyebilecek kadar insan değişebiliyor. İnsanlar değişiyor, müzik değişiyor, peki bazı metal müzik severler neden çok seneler önce dinlediğim müzikleri hala dinleyebiliyorum, inkar etmiyorum ve de tavsiye edebiliyorum diyebiliyorlar? İnsan ne dinliyorsa onu övüyor, beğeniyor da aradan çok zaman geçince mi pişman olurmuş gibi yapıyor. Sanatla ilgilenmek pişmanlık değildir. Her dönem bir şeyler ilgini çekebilir ve geri dönüp baktığında zamanında şu sanatçılara yoğunlaştım diyebilirsin ki bu zor bir şey değil. İnsanların dinlediği müziklere ne kadar saygısız olduklarını gözlemledikçe üzülüyorum.
Gördüğüm resim şu ki “ben dinleyici olarak ömrümün sonuna dek değişik sanatçı ve topluluklar dinleyebilirim, onları sonradan da değiştirmek ve kötülemek konusunda da hakkım var”. Dinlerken güzeldi de müzik kulağın gelişince mi dinlediklerin kötü oldu? Ufkunun genişlediğini kabul ediyorsun ve geçmişinle fazla yüzleşmiyorsun. Pişman olacak hiç bir şey yok. Hiç bir dinleyici ölene dek dinleyeceğim diye sanatçılarla anlaşma yapmaz. Metalcilik oynayanlar metalci olmayı başarırlar. Metal müziği heves ve sadece eğlenceden ibaret görenler bunu hep başarırlar. Metalci kime denir hiç sorgulamadan hem de. Metalci tabiri seneler önce metal müzik nedir bilmeyen halkın ve Türk medyasının müzikseverleri birbirinden ayırt etmek adına ortaya attığı en basit sıfat oluyor. Metalci tabiri gerçek metal müzik dinleyicisi tarafından öne sürülmedi. Burada adam imlemek için kullanılıyor. Bunu kullanan da var, reddedende. Ben reddedenlerdenim.
Metalci denilince bu ülkede akıllara “koyu tonlar giyen, grup tişörtleri kullanan, dövme ve pirsing’li uzun saçlı gençler” gelirdi. O da zamanla çok azaldı... Yurt dışında “metal head” (Rock Vault) vardır, genelde dinleyicidir, müzikte üretebilirler, müzisyenlerde dinleyicidir nihayetinde, onlar ve onların medyasında metalci ise “işini profesyonel yapan toplulukların elemanlarına” deniliyor. Bu farkı görebilmek için yabancı kaynakları biraz takip etmek yeterlidir. Tüm bu bahsettiklerimden sonra müzik kulağınız metal müzikten başka bir türe yatkın değilse ve kendinize hala “metalci” sıfatını yakıştırıyorsanız üstüne bir şeyler daha söylemem mümkün değildir, bol şans... Ama müziği genel dinliyorum, başka tarzlarda dinleti geçmişim var fakat bu müziği el üstünde tutar, yerine bir şey koyamam, popüler kültüre karşı bir alt kültür olarak görüyorum ve kendimi buluyorum diyorsanız bu çok daha olumludur. Metal müzik gerçeğini unutmadan kaliteli olduğuna inandığınız tüm müzikleri derinlemesine incelemeye devam edin ve faydasını görün derim, iyi dinletiler!