Hayranlar ve basın geri dönüş albümünüz Traced in Air’e ne tepkiler verdi? Bence Traced in Air en az Focus kadar başarılı bir albüm. Öyle ki NY Times bile Cynic’in geri dönüşüne kayıtsız kalamadı.
Tepkiler genel olarak olumlu idi. Albüm hakkında pek bir beklentimiz yoktu. Ama her ne olursa olsun insanların yaptığımız işi beğenmeleri bizi mutlu etti.
Bu sorunun size daha önce milyonlarca kez sorulduğunu biliyorum, fakat ülkem topraklarında yapılan ikinci röportaj olduğu için sormadan geçemeyeceğim. Cynic’in tekrar bir araya gelişi nasıl oldu?
Eş zamanlı olaylar dizisi diyelim. Her şey bir Rus hayranımızdan gelen e-posta ile başladı. Bize rüyasında Cynic’in tekrar bir araya geldiğini anlatıyordu. Daha sonra Cynic hayatımızda tekrar farklı bir kaç “tesadüf” ile görüldü. Arkadaşlarımız grubu anıyor, benzer e-postalar alıyor ve rüyalar anlatılıyordu. Evrenin bize birşeyler anlatmak istediğini anladık ve bir gün Sean’ı doğru zaman olduğunu düşünüp aradım.
Bana Cynic’in ilk kurulduğu zamanlardaki Florida death metal sahnesinden biraz bahseder misin?
Sean ve ben orta okulda tanıştık ve beraber çalmaya başladık. Kaset değiş tokuşuna başladık ve underground camiada aynı zevkleri paylaştığımız insanlar olduğunu keşfettik. Bu sayede Death, Atheist vb. gruplar ile iyi ilişkiler kurduk. İlk dönem Florida sahnesi özel bir dönemdi, pek çok yetenekli ve kendine has grubumuz vardı. Orada özel birşeyler olduğunun hiç birimiz farkında değildik ve hepimiz aynı sahnenin parçasıydık.
Sen ve baterist Sean Reinert, Death'in efsanevi Human albümünde yer aldınız. Bence bu albüm Death'in kariyerinde bir dönüm noktası ve metal tarihinde bir köşe taşı. O günleri bize biraz anlatır mısın? Eski röportajlarında tüm grupların bir arada takıldığı depolardan bahsettiğini hatırlıyorum.
Çok eğlenceli zamanlardı ve hepimiz özgün yolu çizmek için birbirimizin fikirlerinden beslenirdik. Eğlenceli partiler ve depodaki provalar hayatımızın rutin bri parçası idi. Provaları ve partileri çoğunlukla o eski depolarda yapardık.
Yıllardır olası Cynic DVD’si hakkında söylentiler / dedikodular havada uçuşuyor. Yakın zamanda bu fikir gün ışığı görecek mi?
Eminim pek çok hayran özellikle Focus’un hazırlanış aşamalarını görmek için sabırsızlanıyordur.
Evet. Bu durumun çok uzadığının farkındayız. Ama uzun zamandır görüntüleri tarıyor ve ayırıyoruz, mümkün olursa bu sene sonlarında DVD’yi yayınlamayı düşünüyoruz!
16 yıl sonra Focus a baktığımda gördüğüm şey hala son derece sersemletici ve yaratıcı bir albüm olduğu, her türden onlarca gruba farklı açılımlar sağlayan bu albüm hakkında yaratıcıları ne düşünüyor?
O zamanlar elimizden gelenin en iyisini yaptığımızı biliyorum ve sonuçta entresan ve eşi olmayan bir albüm ortaya çıkarttık.
Kıyaslaması zor biliyorum ama Focus ile Traced in Air ı bize karşılaştırı mısın? Bana göre Focus ta bass gitar çok daha ön planda, Traced in Air da ise Sean Reinert'ın inanılmaz davul şovuna tanık oluyoruz, bunun yanında Focus ta metal etkileşimi hala yoğun şekilde hissedilirken Traced in Air da farklı ve çok katmanlı bir müzik karşımızda...
Traced In Air riff yerine daha çok melodi ve şarkı odaklı. Traced birbiri ile çok daha bağlantılı bir albüm ama Focus pek çok farklı yöne gidebiliyor. Focus bize geri dönmek ve Traced gibi bir albüm yapabilmek adına çok fazla hareket alanı tanıdı. Traced daha çok katmanlı ve melodik yoğunluğu son derece fazla ve bence bu onu daha güzel kılıyor. Şu an çok daha deneyimliyiz, zira son çalışmada buna tanık olabilirsiniz.
Traced in Air albümünde favori parçan hangisi? Benim kişisel favorim “Evolutionary Sleeper", parçanın ortasındaki gitar solosu benim için inanılmaz ve çok derin. Parçayı her dinlememde göz yaşlarımı durduramıyorum.
Favroi parça seçmemeyi yeğliyorum. Zira her parçanın kendine göre bir amacı ve hikayesi mevcut. Canlı performanslarda kimi şarkıyı diğerlerinden fazla seviyorum ve bu sürekli değişiyor. Son turda favorim parçam "King Of Those Who Know" idi. "Evolutionary Sleeper " hala kalbimdeki yerini koruyor zira yeni albüm aşamasında ilk yazdığımız parça idi.
Türkiye'den arkadaşlarıma verdiğiniz röportajda grubun dağılma sebebini sorulduğunda
"Çok hızlı değişim içindeydik, müzik endüstrisinden kopmak onların baskısı baskısı olmadan müzisyen olamk istedik ve bunu yaptık" demiştiniz. Sence de verilen ara ve tazelenme süreci size yaradı mı? Daha öncesinde tekrar bir araya gelen Gorefest de neden dağıldıklarını sorduğumda benzer cevaplar vermişti...
Elbette. Bizim için son derece iyileştirici bir süreçti. Ara verdik ve değişik bakış açılarımız olduğunu, müzisyen olarak kişisel yolculuğumuzda çok farklı rotalara girdiğimizi fark ettik.
Stüdyoda beste aşamasında parçalar nasıl şekilleniyor? Müzikal kalıplara takılmadığınız ortada, merak ettiğim parçalara dair ilk kıvılcım kimden geliyor?
Yaratıcılığın nereden geldiğine emin değilim. Çoğu zaman bana bir yerden gönderilmiş gibi ve yazım aşamasında bana gönderilen forma elden geldiğince sadık kalmaya çalışıyorum. Yazmayı çok seviyorum ve düzenli olarak bir şeyler üretiyorum, bu benim için sınırsız açılımların olduğu bir alan. Son derece sade yapıdaki parçalar bir anda çok katmanlı düzenlemelere kavuşabiliyor.
Parçaların ham halini ilk olarak gitar ve ya piyanoda çalıyorum ve daha sonraki süreçte her aşamada adım adım kaydederek ilerliyorum.
Bu yılın bana göre en flaş turnesinde The Faceless ve Meshuggah ile Şubat ayı boyunca turladınız. Tur nasıl geçiyor? Diğer gruplar ile uyumunuz nasıl? Özellikle yeni neslin başarılı isimlerinden The Faceless kapağı, vocoder kullanımı ve Cynicvari geçişleri ile Planetary Duality albümünde size saygı duruşunda bulunmuş durumda.
Turne çok eğlenceli idi! Pek çok başarılı konser verdik ve diğer grupların dostluğundan hoşlandık.
Kitap okumayı çok sevdiğini biliyorum, hayata bakışını değiştiren bir kaç yazar ve eseri bizimle paylaşır mısın?
Şu sıralar Tibetli budist öğretmenler Chogyam Trungpa ve Pema Chodron'un öğretilerini okuyorum. Bunun yanında Jungian felsefesi üzerine eserler ve Ken Wilber, Jean Klein, Stephen Levine, Ram Dass, Paramahansa Yogananda, Eckhart Tolle, Carolyn Myss... liste uzayıp gidiyor anlayacağın. Benim için en büyük öğretmen meditasyon ve araştırma, bu sayede aklıın sınırlarını gözlemleyebiliyorum. Öğretmenler daha çok ilham almak ve esinlenmek için gerekli.
Unutamadığın bir alkol anını bizimle paylaşır mısın?
Annemin şu an ki eşi ile olan düğünü... O sıralar çok gençtim ve çok fazla şampanya içmiştim. Bir anda sersem gibi olduğumu hatırlarım. O günden beri Şampanya ile ciddi problemlerim olduğunu söylemeye gerek yok sanırım. Şampanyanın tadı bugün bile o kötü anıları tetikliyor.
Ülkem Türkiye hakkında neler biliyorsun? Hiç bir Türk grubu dinleme şansın oldu mu?
Ne yazık ki haıyr. Fakat Los Angeles'ta yaşayan çok iyi bir dostum var. İsmi Emek ve İstanbul'lu. Ülkenize gelmek için sabırsızlanıyorum.
"Çocukluktan beri aklımın sınırlarını zorlamayı sevdim" demiştin bir röportajda, yoga ve mistik konulara ilgin nasıl başladı?
Çok küçük yaştan beri mistik konulara kendiliğinden bir eğilimim vardı. Nereden geldiği konusunda emin değilim ama annemden kayanklı olabilir. O her zaman beni daha fazlasını keşfetmem konusunda destekledi.
Müzik endüstrisinin getirdiği klişelere karşı onurlu bir duruş sergiliyorsunuz. Endüstrideki hzılı değişim hakkında neler söyleyeceksin?
Şu sıralar yeni bir çalışma modeli ve kimliği bulanan dek geçici bir değişim yaşandığı ortada. Müzik endüstrisinin kendini yenilemek adına çabalamasını izlemek son derece cool bir durum. Umarım daha iyi ve sağlıklı bir çalışma modeli bulunur.
Sorularım bu kadar. Değerli zamanını benimle paylaştığın için teşekkür ederim. Türk hayranlarınıza son olarak neler söylemek istersiniz?
Desteğin ve kibarlığın için teşekkürler. Hakkımızda daha fazla bilgi siteyenler ve turne tarihleri için web sayfamızı inceleyebilirsiniz. Barış ve sevgi ile kalın!