Unearth

Unearth

Son albümleri The March ile sahneleri yakaduran metal core janrının en güçlü gruplarından Unearth grubunun cengaver solisti Trevor Philips ile yoğun turneler arası sizler için söyleştik. Trevor yakında gerçekleşmesi muhtemel Türkiye konserinin müjdesini Rock Vault aracılığıyla veriyor.

EVREN@Rock Vault : Rock Vault’tan selamlar. Ben Evren. Öncelikli olarak nasılsınız?

TREVOR@UNEARTH : Süper, tanıştığımıza memnun oldum. Şu an herşey yolunda.

Turne nasıl gidiyor?

Mükemmel, hemen her gece biletler tükeniyor ve tıklım tıklım salonlara çalıyoruz. En kötü ihtimal her gece biletleri bitiriyoruz.

Genel olarak çıktığınız turneler sizi tatmin ediyor mu?

Elbette, ufak tefek aksaklıklar yaşıyorsun tabi. Zor ve uykusuz geçen haftalar gibi. Bunun yanında akşamdan kalma durumları ve aletlerin bozulması da diğer can sıkıcı detaylara örnek. Fakat adamım ne olursa oldun bu işi seviyorum. Çaldığımız zaman karşımızda bizimle iyi zaman geçiren çocukları görmek herşeye değiyor.

İlk gençlik yıllarından itibaren seni etkileyen gruplar kimler?

Herşey babamın mirası diyebilirz. O tam bir rock’n’roll adamı idi. Evde her an The Rolling Stones, The Beatles, Hendrix, Zeppelin ve Creedence plakları dönerdi. Bu müzikler ile büyüdüm derken beşinci sınıfta Anthrax’ı keşfettim; hemen ardından da Metallica ve Megadeth daha sonrasında ise Testament, Pantera, Deicide, Obituary. 15 yaşında iken de Earth Crisis ile hardcore tarzına adım attım.

Albümün kayıt aşamasından biraz bahseder misin? Bildiğim kadarıyla kaydı Adam Dutkiewicz (Killswitch Engage) yaptı, doğru mu?

Adam kayıtları üstlendi. Uzun süredir onunla çalışıyorduk. Genelde stüdyoya girerken herşey aceleye gelir, kaydı yapar ve çıkardık; bu kez bol vaktimiz vardı. Bu sıkışıklıktan dolayı kayıtlarda her zaman en iyi performansı gösteremezdik ama bu kez tam bir ay zamanımız vardı ve herşey çok yolunda gitti.

Eulogy sizin eski E.P.’lerinizi ve canlı kayıtlarınızı tekrar yayınladı. Bu firmanın kararı mıydı yoksa sizlerin mi?

Bu tamamen kontrata bağlı bir durum idi. Eulogy’den Metal Blade’e geçerken onlara birkaç albüm daha borçluyduk ve bu açığı saydığın toplamalar ile kapattık.

İçki ve kağıt oynamak harici nasıl zaman öldürüyorsun?

Film ve televizyon dizilerine karşı zaafım var. Law & Order, CSI vb dizilerin büyük fanatiğiyim. Bunun yanında Court TV ve Forensic Files’I hiç kaçırmam. Evde olduğum zamanlarda genelde film izliyorum. Aylık üyelik kartım var ve yeni çıkan gişe canavarı filmleri kedimle beraber izlemeye bayılıyorumTongue out

Herhangi bir tehdit mesajı aldığınız oluyor mu?

Hardcore müziğin içine ettiğimizi söyleyen birkaç e-posta almadık değil!

Metalcore terimi hakkında neler düşünüyorsunuz?

Bence bu kelime tarzı son derece iyi tanımlıyor. Heavy Metal çoğu insan için müzikal bir zehir ve müziğimiz tam ifade eden bir terim değil. Düşünüp duruyorum ama bizim yaptığımız tarzı genelleyecek daha iyi bir kelime bulamıyorum. Yaptığımız müzik hardcore geleneklerinden ve tınılarından beslenen metal. 90’ların başında 93 / 94 arası metal müzik ölmeye başlamıştı; çünkü klişeler etrafında dönüp duruyordu. Providence’dan Metal Mike’ın;

“Adamım, metal tekrar yeraltına inmeli” dediğini anımsıyorum. Ve dediği oldu. Tam üç sene sonra Earth Crisis ile beraber güçlü bir geri dönüş yaşandı. Onlar geniş çapta başarıyı yakalayan ilk metal core grubudur bana göre. (Overcast çok iyi müzik yapsa da onlar kadar büyüyemedi) Bunun yanında At the Gates, In Flames ve Hatebreed gibi gruplar Metalcore tarzını beslediler.

Düşünüp duruyorum ama net bir cevap veremiyorum; Ken Susi tüm bu işlere nasıl zaman ayırabiliyor?

İnanıp inanmamak sana kalmış, ama o gerçekten çok çalışıyor adamım. Ken her zaman bir işten diğer işe deli dana gibi koştururdu, onun nerede olduğunu asla bilemezsin. Kayıt ve prodüksiyon işlerine çok zaman harcıyor ve her geçen gün işinde daha iyiye gidiyor. Bende bu onun ciddi anlamda iyi olduğu bir alan ve bu madalyayı göğsünde taşımaya başladı. Düşünüyorum da bir gün prodüksiyon konusunda onun adını zirvede görebiliriz.

Klasik bir soru geliyor. Bir müzik grubunda çalıyor olmanın en iyi tarafını seçmeni istesem?

Bedava Jim Bean tabi ki. Bu benim için en heyecan verici şey. Salona girdiğimde elime tutuşturulan bir bardak viskiyi her görüşümde “Evet, bu muhteşem” demeden edemiyorum.

Turne ve kayıt sırasında yaşadığınız garip olaylar var mı?

Adamım garip şeyler hep bizi buluyor. Tek sorun hepsini hatırlamak. Bir keresinde Mike’I çölün ortasında bir benzin istasyonunda bırakmıştık. Onun yokluğunu fark ettiğimizde saatler geçmişti. Cep telefonu çekmiyor ve bize ulaşamıyordu. Bu onun için felaketti. Aynı şekilde tüm yolu geriye dönüp onun almak da bizler için felaketti.

Öncelikle röportaj için teşekkürler. Rock Vault okuyucularına kapanışta ne söylemek istersin?

Umarım çok yakında İstanbul’da görüşürüz. Oradaki hayranlarımıza destekleri için teşekkür ederiz. En kısa zamanda görüşmek üzere, oraya gelmemize az kaldı !

Baran Şahin

Leave a reply

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.