Bilal Karaman

Bilal Karaman

Sitemizin okuru Rock Vaultların birçoğu haberdar olmsada Bilal Karaman ülkemizin en önemli gitaristlerinden. Caz melodileri ile etnik öğeleri başarıyla harmanlayan Karaman şu sıralar ilk albümünü yayınlayacak olmanın koşturması içinde. Ortaokul yıllarında aynı okul servisini paylaştığım, lise yıllarında sahnede imrenerek izlediğim gitarist, ve sevgili dost Bilal Karaman ile her telden keyifli bir söyleşi yaptım. Buyrun...
BARAN @ ROCK VAULT: Selamlar, röportaj teklifimizi kabul ettiğin için teşekkür ederim. Hayat nasıl gidiyor?
BİLAL KARAMAN : Sevdiğim işi yaptığım sürece hayat iyi gidiyor. Kendi projelerimi çalmak bana mutluluk veriyor, belirsiziklerle dolu fakat tatmin edici bir hayatım var. Şehir hayati bir yandan beni besliyor fakat bir yandan da fazla stres yüklüyor. Işimin tek sevmediğim yanı fazla stres, ve gelecek kaygısı. Fakat Istanbul gibi bir sehirde sevdiğim işi yaparak kendi ayaklarımın üzerinde duruyorsam çok da fazla şikayet etmeye gerek yok sanırım..
İlk albüm için stüdyoda kayıtta olduğunu biliyorum. Kayıtlar nerede yapılıyor?
Kayıt Marşandiz stüdyolarinda 2009 sonbaharında yapildi, daha sonra Stüdyo Ses'te ilave bir kac perküsyon kaydettik. Album sonunda hazir, sadece tasarımları fabrikaya verip CD basma islemi kaldi.
Bunca yılın müzikal birikimini 60 dakikalık bir (kayıt süresi afaki rakamdı 🙂 ) sığdıracak olmak nasıl bir his?
Açıkçası bütün birikimimi tek bir albume sığdırmaya çalışmadım, fakat belki de ben farkında olmadan öyle olmustur 🙂 Sonuçta herkesin anlatacak tek bir hikayesi var..
Malum uzun zamandır müzik endüstrisinde gerek müzisyenler, ağırlıklı olarak da plak firmaları internetin yıkıcı etkisinden söz ediyor. Denklemin bir ucundan bakınca internet pek çok müzisyene kitlesine ulaşma imkanı veriyor, fakat diğer açıdan albümler çıkmadan nete düşüyor ve albüm satışından para kazanmak neredeyse hayal haline geldi. Müzikten para kazanma beklentisi olan müzisyenlere çıkış yolu bolca konser vermek ya da ülkemiz için hayal olsa da merchandise satışı. Uzunca bir girizgahın ardından müzisyen olarak sen internet olgusunu nasıl yorumluyorsun?
Genelde bu olayın böyle gelişmesine plak şirketleri üzülmüştür, ben bu konu üzerinde durup çok fazla üzülen müzisyen pek gormedim. Çünkü albüm satarak para kazanan hep plak şirketleri ve prodüktörler olmuştur, hatta daha fazla kazanmak icin bastıkları albümlerin korsanlarını basanlar da gene kendileri olmuştur. Günümüzde internetle birlikte herkes bu sanal dunyada kendi ofisini kurup yaptıkları işleri pazarlayabilirler, dünyanin birçok yerinden insanla kolaylıkla iletisime geçebilirler. Aracı kurumlar devre dışı kaldıkça tabii ki tepki göstericeklerdir, bu bir süreç insanlar bence zamanla alışacaklar. Önemli olan albüm satışını değil sanata olan ilgiyi arttırmak.
Ülke sınırlarında her biri kendi dalında efsane olan Önder Focan, Doğan Canku, Erkan Oğur gibi dev isimler ile çalıştın. Bu isimler sana ve müziğine neler kattı?
Dogan Canku ilk hocamdır, 15 yaşımdayken onu çok örnek aldım, disiplini ve ciddiyeti beni çok etkilemiştir. 18 yaşımdayken caz gitarla ilgili tum sorularımı Önder Focan cevapladı ve flamenkodan caza gecis sürecimde çok faydası oldu. Erkan Oğur küçüklüğümden beri yaptığı müzikle beni çok etkilemiş bir müzisyendi. Benim gözümde Türk müzik tarihi açısından önemli bir şahsiyettir, dolayısıyla onunla çalışmak da benim icin çok önemli bir tecrübe oldu. Bu isimlerle her ne kadar çok kısa süreliğine çalışmış olduysam da hayata ve müziğe bakışımı çok etkilemişlerdir, birbirinden çok farklı muzikal disiplinleri tanımamda yardımları olmuştur. Fakat öğrencilik yıllarım içerisinde beni en çok besleyen hocam Donovan Mixon olmustur.
Bildiğim ve sitende okuduğum üzere yurtdışında pek çok konser verdin, müzisyenler ile workshoplara katıldın. Yurtdışı tecrübelerin sana ve müziğine neler kattı?
Bence müzikal ve kişisel gelişimimdeki en büyük olay ilk defa 2003 senesinde yurtdışına çıkmamla gercekleşti. Benim icin çok önemli gitarist Wolfgang Muthspiel'in de dersler verdiği Avusturya/Salzburg'da bir workshop'a bir hafta katıldım. Hem yurtdışına cikmam hem de Wolfgang Muthsipel ile çalışmam hayata bakışımı geliştirmemi sağladı. Dünyadaki imkani olan butun müzisyenlerin bence Ingilizce öğrenip sonra kendi ülkeleri dışındaki ülkelere seyahat etmeleri eğitimlerinin bir parçası olmali. Özellikle Türkiye'de bu eksikliği çok görüyorum, çoğu yetenekli müzisyen dünyadan bi haber, kimseyi tanımıyor, yurtdışındaki kriterleri bilmiyor ve dolayısıyla yaptıkları işler de lokal kalıyor. Dünya standartlarında müzisyenler ile gerceklestirdiğim sohbetlerimden bile çok şey öğrendim, çok gezmek lazim.
Malum sitemizin içeriği ve okuyucu kitlesi ağırlıklı olarak metal müzik türevlerini dinliyor. Ortaokul yıllarında gitara yeni başladığın dönemlerde Slayer tshirtü giydiğini hatırlıyorum. Hala dinleyici bazında da olsa metal müzik ile ilgili misin? Takip ettiğin topluluklar var mı?
Hahaha 🙂 Ortaokulda Slayer t-shirt'u giydiğimi nerden biliyorsun? 🙂 ama doğru.. Yanılmıyorsam gitarla ilk tanışmamdan hemen sonra abim bir şekilde arkadaş çevresiyle birlikte metal müzikle ilgilenmeye başladı Pentagram ve Metallica konserlerine gittiler.. dolayısıyla ben de onlarla birlikte metal müzik dinlemeye başladım, 2-3 sene kadar evde Metallica ve Slayer tablature'lerini çaldım. Fakat daha sonra ani bir geçişle elektro gitar ve penaya veda ederek Doğan Canku'yla flamenko çalışmaya başladım. Şu an metal müzik dinlemiyorum..
Yıllardır tartışılır durur, dışa açılan müzisyen evrensel tınıları mı kullanmalı, yoksa müziğini yerel öğeler ile beslemeli mi diye... Sen müziğe etnik öğeleri yedirmekten çekinmeyen bir müzisyensin, bu konuda neler söylemek istersin?
Her müzisyen kendi iç sesini bulmalı, bence başkasının sesini takip edenler bir noktada kaybolmaya mahkumdur.
Seni en çok etkileyen isimler kimler ve neden?
Charlie Christian, Django Reinhardt, Wes Montgomery gitarın sınırlarnı zorladıkları ve diğer bir çok müzisyeni etkiledikleri için bence özel isimlerdir. Ses sanatçıları olarak Ümmü Gülsüm ve Muzeyyen Senar'dan çok etkilenirim dinlediğim zaman, söyledikleri şarkıları gerçekten o an yaşayarak ve hissederek söylediklerine inaniyorum. Beni muzikal olarak en çok etkilemis iki Türk müzisyen söyleyebilirim Aydın Esen ve Erkan Oğur, birbirlerinden çok farklı muzikal anlayışa sahip iki müzisyen fakat ikisi de inançlı, bilinçli ve unik/unique müzik yapıyor. Dolayısıyla müziklerinde etnik motif kullanmış, evrensel sesler yakalamış hiç farketmiyor, hep özel yerlerini koruyorlar.
Nedensiz bir şekilde ülkemizde pek çok kesim tarafından caz müzik ve dinleyicilerin "elitist" olmakla suçlanıyor. Caz dinlemeye heves eden birine başlangıç noktası olarak kimleri tavsiye edersin?
Ülkemizde Caz muzik dinleyen insanlar genelde İngilizce bilen, okumuş bir aileden gelen veya yurtdışına seyahatler yapabilen insanlar olduğu icin, burda boyle elitist bir yaklaşım varmış gibi algılanıyor halbuki öyle değil. Caz, Rock, Pop, Blues, Folk vs. muzikler her kesim tarafından dinlenebilir, belli bir zümreye oturtmak diğerleri için haksızlık olur. Caz dinlemeye heves eden bir kişi ne duyarak heves etmişse onu takip edip, daha sonra benzerlerini, daha sonra onların benzerlerini vs. araştırıp bulup dinlemeli. Cunku Caz günümüzde çok geniş bir müzikal paleti kapsiyor, benim de dinlemekten kaçındığım çok fazla Caz albümü var tıpkı diğer genre'larda da oldugu gibi.
Yurtiçi ve yurtdışında pek çok yerde sahne aldın. Kariyerinde unutamadığın konser hangisi ve neden?
Litvanya/Vilnius'da güzel bir konser vermiştik o bölgeden müzisyenlerle. O konserde tek başıma "Çay Elinden Öteye" çalmıştım ve müzisyenler dahil herkes büyük ilgi göstermişti, çok güzel bir konserdi, fakat hayatımın en iyi konseriydi diyemem. Sanırım bu manada unutamadığım bir konser yok sadece birçok konserimde yasadığım güzel anlar var.
Sırada klasik Rock Vault sorusu. Unutamadığın bir alkol anını bizimle paylaşır mısın?
Çok alkollüydüm hiçbir şey hatırlamıyorum 🙂
Boş zamanlarında müzik dışında neler yaparsın?
Genelde vaktimin büyük kısmı gitar çalarak veya internet üzerinde yazışmalarımı yaparak geciyor. Onun dışında  arkadaşlarımla vakit geçirmekten, seyahat etmekten büyük zevk alırım. Yabancı insanlarla tanışıp sohbet etmeyi çok severim. Çok fazla okuyup izlemesem de, merak ettiğim herşeyi araştırırım, sürekli belgeseller izler, araştırma yazıları okurum. Insanlara sorular sorarım.
Gelecek Bilal Karaman'a ne getirecek?
Geleceğin neler getireceğini inan hic bilmiyorum cunku geçiş dönemi yasiyoruz, 20 sene sonrasının  düşündüğümüzden çok daha farklı olacağını düşünüyorum. Ama benim planlarımı soruyorsan eğer müzikte kendi ekolümü oluşturmak ve bunu dünyanın mümkün olan her yerinde insanlarla paylaşmak istiyorum. Türkiye'de kötü icra edilen müziklere el atmak hatta arkadaşlarımla ufak çaplı bir devrim yapmak istiyorum. Türkiye'de hala kırılamamis doğu-batı, alaturka-alafranga ayrımını kırmak istiyorum. Bu konulardaki detaylı yazılarımı web sitemde bulabilirsiniz.
Benim sorularım bu kadar. Son sözler için sahne senin...
Benim gibi genç bir gitariste yer ayırdığınız için teşekkür ederim, ilgilenenler tüm çalışmalarımı güncel web sitemden takip edebilirler. www.bilalkaraman.com
Çok teşekkürler, sevgiler
BARAN @ ROCK VAULT: Selamlar, röportaj teklifimizi kabul ettiğin için teşekkür ederim. Hayat nasıl gidiyor?
 
BİLAL KARAMAN : Sevdiğim işi yaptığım sürece hayat iyi gidiyor. Kendi projelerimi çalmak bana mutluluk veriyor, belirsiziklerle dolu fakat tatmin edici bir hayatım var. Şehir hayati bir yandan beni besliyor fakat bir yandan da fazla stres yüklüyor. Işimin tek sevmediğim yanı fazla stres, ve gelecek kaygısı. Fakat Istanbul gibi bir sehirde sevdiğim işi yaparak kendi ayaklarımın üzerinde duruyorsam çok da fazla şikayet etmeye gerek yok sanırım..
 
İlk albüm için stüdyoda kayıtta olduğunu biliyorum. Kayıtlar nerede yapılıyor? 
 
Kayıt Marşandiz stüdyolarinda 2009 sonbaharında yapildi, daha sonra Stüdyo Ses'te ilave bir kac perküsyon kaydettik. Album sonunda hazir, sadece tasarımları fabrikaya verip CD basma islemi kaldi.
 
Bunca yılın müzikal birikimini 60 dakikalık bir (kayıt süresi afaki rakamdı  ) sığdıracak olmak nasıl bir his? 
 
Açıkçası bütün birikimimi tek bir albume sığdırmaya çalışmadım, fakat belki de ben farkında olmadan öyle olmustur  Sonuçta herkesin anlatacak tek bir hikayesi var..
 
Malum uzun zamandır müzik endüstrisinde gerek müzisyenler, ağırlıklı olarak da plak firmaları internetin yıkıcı etkisinden söz ediyor. Denklemin bir ucundan bakınca internet pek çok müzisyene kitlesine ulaşma imkanı veriyor, fakat diğer açıdan albümler çıkmadan nete düşüyor ve albüm satışından para kazanmak neredeyse hayal haline geldi. Müzikten para kazanma beklentisi olan müzisyenlere çıkış yolu bolca konser vermek ya da ülkemiz için hayal olsa da merchandise satışı. Uzunca bir girizgahın ardından müzisyen olarak sen internet olgusunu nasıl yorumluyorsun? 
 
Genelde bu olayın böyle gelişmesine plak şirketleri üzülmüştür, ben bu konu üzerinde durup çok fazla üzülen müzisyen pek gormedim. Çünkü albüm satarak para kazanan hep plak şirketleri ve prodüktörler olmuştur, hatta daha fazla kazanmak icin bastıkları albümlerin korsanlarını basanlar da gene kendileri olmuştur. Günümüzde internetle birlikte herkes bu sanal dunyada kendi ofisini kurup yaptıkları işleri pazarlayabilirler, dünyanin birçok yerinden insanla kolaylıkla iletisime geçebilirler. Aracı kurumlar devre dışı kaldıkça tabii ki tepki göstericeklerdir, bu bir süreç insanlar bence zamanla alışacaklar. Önemli olan albüm satışını değil sanata olan ilgiyi arttırmak. 
 
Ülke sınırlarında her biri kendi dalında efsane olan Önder Focan, Doğan Canku, Erkan Oğur gibi dev isimler ile çalıştın. Bu isimler sana ve müziğine neler kattı? 
 
Dogan Canku ilk hocamdır, 15 yaşımdayken onu çok örnek aldım, disiplini ve ciddiyeti beni çok etkilemiştir. 18 yaşımdayken caz gitarla ilgili tum sorularımı Önder Focan cevapladı ve flamenkodan caza gecis sürecimde çok faydası oldu. Erkan Oğur küçüklüğümden beri yaptığı müzikle beni çok etkilemiş bir müzisyendi. Benim gözümde Türk müzik tarihi açısından önemli bir şahsiyettir, dolayısıyla onunla çalışmak da benim icin çok önemli bir tecrübe oldu. Bu isimlerle her ne kadar çok kısa süreliğine çalışmış olduysam da hayata ve müziğe bakışımı çok etkilemişlerdir, birbirinden çok farklı muzikal disiplinleri tanımamda yardımları olmuştur. Fakat öğrencilik yıllarım içerisinde beni en çok besleyen hocam Donovan Mixon olmustur.
 
Bildiğim ve sitende okuduğum üzere yurtdışında pek çok konser verdin, müzisyenler ile workshoplara katıldın. Yurtdışı tecrübelerin sana ve müziğine neler kattı? 
 
Bence müzikal ve kişisel gelişimimdeki en büyük olay ilk defa 2003 senesinde yurtdışına çıkmamla gercekleşti. Benim icin çok önemli gitarist Wolfgang Muthspiel'in de dersler verdiği Avusturya/Salzburg'da bir workshop'a bir hafta katıldım. Hem yurtdışına cikmam hem de Wolfgang Muthsipel ile çalışmam hayata bakışımı geliştirmemi sağladı. Dünyadaki imkani olan butun müzisyenlerin bence Ingilizce öğrenip sonra kendi ülkeleri dışındaki ülkelere seyahat etmeleri eğitimlerinin bir parçası olmali. Özellikle Türkiye'de bu eksikliği çok görüyorum, çoğu yetenekli müzisyen dünyadan bi haber, kimseyi tanımıyor, yurtdışındaki kriterleri bilmiyor ve dolayısıyla yaptıkları işler de lokal kalıyor. Dünya standartlarında müzisyenler ile gerceklestirdiğim sohbetlerimden bile çok şey öğrendim, çok gezmek lazim.
 
Malum sitemizin içeriği ve okuyucu kitlesi ağırlıklı olarak metal müzik türevlerini dinliyor. Ortaokul yıllarında gitara yeni başladığın dönemlerde Slayer tshirtü giydiğini hatırlıyorum. Hala dinleyici bazında da olsa metal müzik ile ilgili misin? Takip ettiğin topluluklar var mı? 
 
Hahaha Ortaokulda Slayer t-shirt'u giydiğimi nerden biliyorsun? ama doğru.. Yanılmıyorsam gitarla ilk tanışmamdan hemen sonra abim bir şekilde arkadaş çevresiyle birlikte metal müzikle ilgilenmeye başladı Pentagram ve Metallica konserlerine gittiler.. dolayısıyla ben de onlarla birlikte metal müzik dinlemeye başladım, 2-3 sene kadar evde Metallica ve Slayer tablature'lerini çaldım. Fakat daha sonra ani bir geçişle elektro gitar ve penaya veda ederek Doğan Canku'yla flamenko çalışmaya başladım. Şu an metal müzik dinlemiyorum..
 
Yıllardır tartışılır durur, dışa açılan müzisyen evrensel tınıları mı kullanmalı, yoksa müziğini yerel öğeler ile beslemeli mi diye... Sen müziğe etnik öğeleri yedirmekten çekinmeyen bir müzisyensin, bu konuda neler söylemek istersin? 
 
Her müzisyen kendi iç sesini bulmalı, bence başkasının sesini takip edenler bir noktada kaybolmaya mahkumdur. 
 
Seni en çok etkileyen isimler kimler ve neden? 
 
Charlie Christian, Django Reinhardt, Wes Montgomery gitarın sınırlarnı zorladıkları ve diğer bir çok müzisyeni etkiledikleri için bence özel isimlerdir. Ses sanatçıları olarak Ümmü Gülsüm ve Muzeyyen Senar'dan çok etkilenirim dinlediğim zaman, söyledikleri şarkıları gerçekten o an yaşayarak ve hissederek söylediklerine inaniyorum. Beni muzikal olarak en çok etkilemis iki Türk müzisyen söyleyebilirim Aydın Esen ve Erkan Oğur, birbirlerinden çok farklı muzikal anlayışa sahip iki müzisyen fakat ikisi de inançlı, bilinçli ve unik/unique müzik yapıyor. Dolayısıyla müziklerinde etnik motif kullanmış, evrensel sesler yakalamış hiç farketmiyor, hep özel yerlerini koruyorlar.
 
Nedensiz bir şekilde ülkemizde pek çok kesim tarafından caz müzik ve dinleyicilerin "elitist" olmakla suçlanıyor. Caz dinlemeye heves eden birine başlangıç noktası olarak kimleri tavsiye edersin? 
 
Ülkemizde Caz muzik dinleyen insanlar genelde İngilizce bilen, okumuş bir aileden gelen veya yurtdışına seyahatler yapabilen insanlar olduğu icin, burda boyle elitist bir yaklaşım varmış gibi algılanıyor halbuki öyle değil. Caz, Rock, Pop, Blues, Folk vs. muzikler her kesim tarafından dinlenebilir, belli bir zümreye oturtmak diğerleri için haksızlık olur. Caz dinlemeye heves eden bir kişi ne duyarak heves etmişse onu takip edip, daha sonra benzerlerini, daha sonra onların benzerlerini vs. araştırıp bulup dinlemeli. Cunku Caz günümüzde çok geniş bir müzikal paleti kapsiyor, benim de dinlemekten kaçındığım çok fazla Caz albümü var tıpkı diğer genre'larda da oldugu gibi.
 
Yurtiçi ve yurtdışında pek çok yerde sahne aldın. Kariyerinde unutamadığın konser hangisi ve neden? 
 
Litvanya/Vilnius'da güzel bir konser vermiştik o bölgeden müzisyenlerle. O konserde tek başıma "Çay Elinden Öteye" çalmıştım ve müzisyenler dahil herkes büyük ilgi göstermişti, çok güzel bir konserdi, fakat hayatımın en iyi konseriydi diyemem. Sanırım bu manada unutamadığım bir konser yok sadece birçok konserimde yasadığım güzel anlar var.
 
Sırada klasik Rock Vault sorusu. Unutamadığın bir alkol anını bizimle paylaşır mısın? 
 
Çok alkollüydüm hiçbir şey hatırlamıyorum
 
Boş zamanlarında müzik dışında neler yaparsın? 
 
Genelde vaktimin büyük kısmı gitar çalarak veya internet üzerinde yazışmalarımı yaparak geciyor. Onun dışında  arkadaşlarımla vakit geçirmekten, seyahat etmekten büyük zevk alırım. Yabancı insanlarla tanışıp sohbet etmeyi çok severim. Çok fazla okuyup izlemesem de, merak ettiğim herşeyi araştırırım, sürekli belgeseller izler, araştırma yazıları okurum. Insanlara sorular sorarım. 
 
Gelecek Bilal Karaman'a ne getirecek? 
 
Geleceğin neler getireceğini inan hic bilmiyorum cunku geçiş dönemi yasiyoruz, 20 sene sonrasının  düşündüğümüzden çok daha farklı olacağını düşünüyorum. Ama benim planlarımı soruyorsan eğer müzikte kendi ekolümü oluşturmak ve bunu dünyanın mümkün olan her yerinde insanlarla paylaşmak istiyorum. Türkiye'de kötü icra edilen müziklere el atmak hatta arkadaşlarımla ufak çaplı bir devrim yapmak istiyorum. Türkiye'de hala kırılamamis doğu-batı, alaturka-alafranga ayrımını kırmak istiyorum. Bu konulardaki detaylı yazılarımı web sitemde bulabilirsiniz.
 
Benim sorularım bu kadar. Son sözler için sahne senin...
 
Benim gibi genç bir gitariste yer ayırdığınız için teşekkür ederim, ilgilenenler tüm çalışmalarımı güncel web sitemden takip edebilirler. www.bilalkaraman.com

Çok teşekkürler, sevgiler
Baran Şahin

Leave a reply

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.