Özgür Altınkaynak

Özgür Altınkaynak

"Trade yaptığım 60 yaşında bir dede var..."

Merhaba Özgür! Bursa'da havalar nasıl? Yaşadığın şehirde hayat nasıl gidiyor?

Öncelikle selamlar. Bursa'da havalar oldukça karışık çünkü bir gün bir günü tutmuyor. Bir bakmışın bir gün sıcak, bir bakmışın bir gün soğuk ve bir çok insan hasta oldu bu yüzden. Aslında güzel bir soru fakat bunu olumlu yanıtlayamayacağım çünkü günümüzdeki iş şartları vs. biliyorsun ne durumda olduğumuzu. Eğer ki müzik açısından soruyorsan, hiç açıcı değil aksine berbat. Yaklaşık 2008 yılından beri konser yüzü görmüyorum ve sadece net metalcisi durumuna geldim, fakat her türlü müzik albümlerini hala satın almaktayım. Diğer taraftan ise Bursa’da işsizlik dip yapmış durumda ve insanlar köle gibi çalıştırılmakta az parayla. Bugünlerde Sepultura’nın "Chaos A.D." albümündeki "Slave New World" parçasını daha fazla dinlemekteyim. Adamların 90'larda yaptığı müzik bugünleri çağrıştırıyor resmen. Kısaca şu an her şey sallantıda gidiyor, fakat ileri tarihlerde ne olur bilinmez.

Coffinfeeder adı nereden geliyor? Firmanın ortaya çıkışı nasıl oldu? Ne gibi sebeplerin vardı?

Coffinfeeder ismi Cannibal Corpse'un "Bloodthirst" albümündeki bir şarkısı. Eğer ki neden bu isim diye sorarsan, ilk başta kelimenin görünüşü bana hoş ve acımasız geldi. İçerik olarak tabut iskelet vs. geçtiği için gerçekten farklı bir şey olabilceğini düşündüm. Kısacası isim hoş geldi bana. Bu ismi Extreminal’den Fatih ile birlikte bulmuştuk. Güzel isim, distro’nun ismi bu olabilir dedi. Tabii ben direkt hayallere düşüp vay be Coffinfeeder Distro ne firma olur diye kendime güzel bir gaz vermiştim 🙂 Firmanın ortaya çıkışı ise, Fatih'le sıkı muhabbetimiz vardı bu distro ile ilgili ve bir gün sordum ona, acaba bende yapabilirmiyim diye? Fatih, neden olmasın dedi ama zorlanırsın demişti ilk başlarda ve haklıydı. Zaten İngilizce dilini neredeyse hiç bilmiyordum çünkü hedefim yurt dışındaki firmalarla çalışmaktı ve büyümekti. İkinci bir çıkış sebebi de İngilizce dilini geliştirebilirim diye düşündüm bu distro işiyle ve gerçekten gelişti. İlk başlarda herkese trade için e-posta atıyordum ya da Facebook’dan mesaj gönderiyordum fakat kimse sallamıyordu çünkü benim distroyu bilmiyorlardı ve bilirsin rip off muhabbetlerini, hatta ilk trade’imi Norveçli bir punk grubu ile yapmıştım. İlk yurt dışından gelen bir paketti ve ben o paketi alınca paketi açmaya kıyamadım çok güzel duruyordu 🙂 İlk albüm basışım bir Alman punk grubu ile oldu ama çok başarısız oldum, kötü bir kapak tasarımı vardı ve tanıtımı yapamadım İngilizce’min olmamasından. Başlarda hayli kötü gitti işler ama pes etmedim. Sadece, "BEN BU İŞİ YAPACAĞIM" dedim ve yaptım, yapmaya da devam ediyorum. Bu distroyu açmamın sebebi; yalnız olmam, umutsuz olmam, kendime güvenememem. Bunları yendim ve hala daha iyisini yapmak için çabalıyorum. Her gün, her saat, her dakika.

Hangi plak firmalarıyla çalışıyorsunuz?

Yaklaşık 2 sene önce yani 2012’nin sonlarında hiç tahmin etmediğim bir olay oldu, hatta 3 olay oldu diyebilirim. Hedefim Nuclear Blast ile çalışmaktı yani onlardan toptan ürün almak, ve bunu başardım ama gerçekten çok çok çabaladım her gün e-posta attım toptan bölümüne ve bir gün biliyoum bana geri dönecekler dedim fakat zaman geçti yazmadılar. Ansızın beklemediğim bir e-posta geldi ve kabul ettiler ve net üzerinden sözleşme yaptık. Ben hala şoktaydım ve sevinçten ne yapacağımı bilemedim ama sonuçta onların ürünlerini artık getirebiliyordum. Ayrıca Earache Records ve Century Media’nın da toptancılıklarını aldım fakat Nuclear Blast’ın verdiği mutluluğu açıkçası pek vermediler çünkü Nuclear Blast resmen bir efsane metal fabrikası. Aklınıza hangi grup gelirse gelsin hepsi Nuclear Blast’dan albüm çıkartmıştır. O derece büyük bir müzik firması ve sonsuz saygıyı da hak ediyorlar. Bu firmalarla ancak sipariş üzerine çalışıyorum, eğer ki müşteri bana şu albümleri istiyorum derse öncelik olarak parasını alıp siparişi veriyorum. Kısacası bu.

2012 yılında ilk fanzinin yayınlanmıştı sanırsam... Kaç sayı çıktı bugüne kadar? Devamları gelecek mi?

Fanzin olayı tamamen Amerika'daki arkadaşım Jessey’in gazına gelip başladığım bir olaydır. Toplam altı sayıdan oluşan bir fanzine olmuştu. İlk başlarda underground düşünüyordum aslında, amacım büyük gruplarla röportaj yapmaktı ama şansımı denemek istedim ve başardım. Bir çok ünlü grupla röportaj yaptım; Kreator, Tankard, Hirax, Artillery, Havok, Warbringer, Skeletonwitch, Deströyer666, Desaster, Revocation, Exumer ve aklıma gelmeyen bir çok grup. 2012’nin sonlarına doğru bıraktım çünkü maddi açıdan beni zorlamaya başladı ve bilirsin fanzin çıkartmak gerçekten çok zor ve uğraştırıcı iş. Tasarımlarını ben yapıyordum ve fanzinin İngilizce olması gerekliydi, bu yüzden dil çevirici arkadaş zor buluyordum. Her ay 30 adet basıyordum çünkü maddi durumum çok iyi değildi ve beleşçi insanlar çoktu etrafımda bunu da belirtmek isterim. Bu üstte saydığım gruplar benim fanzine destek verdiler fakat kendi yaşadığım ülkede çok az insandan destek aldım. Bu beni gerçekten üzmüştü ama yapacak bir şey yoktu. Derginin devamı olmayacak, neden dersen kendim böyle uygun görüyorum.

Hangi tarzda materyallere yer veriyorsun? Senden alışveriş yapanlar senden neleri temin edebilirler?

Distroda neredeyse her tarza yer vermeye çalışıyorum ve underground distrolarla sürekli trade halindeyiz. Bu aralar daha çok plak getirmeye başladım çünkü plaklar şu ara revaçta. Tarz olarak; death, thrash, black, grindcore, punk, crossover ve bir çok tarz. Eskiden pro-cdr olarak albüm basıyordum fakat son 1 yıldır yurt dışında plak basmaya başladım. Şu ana kadar 3 plak bastım hepside split albüm ve 7’’ olarak. Neden plak? Plak sonsuzdur ve gerçek müzik kalitesini alabiliyorsun ama "eğer pikap’ı olmayanlar ne yapacak?" dersen, plak alsınlar ve aldıklarında "ya ben neden daha önce almadım bunu" diyecekler. İnan bana 🙂 Bazı insanlar diyor işte "ya plak pikap çok pahallı valla", gerçek dinleyiciyim diyorsan, alman gerekli derim 🙂 Tabii cd, kaset ve dvd albümlerini de elimde bulunduruyorum. Sonuçta biz distroyuz, adı üstünde distro, yani dağıtımcı.

Yeraltından kişisel sanatçı ve topluluk beğenilerin kimler? En çok hangi sanatçı ve toplulukların hayranısın ve ürünlerini satın alıyorsun?

Türk olarak; Thrashfire ve Decaying Purity. Yabancı olarak; Cerebral Bore (Simone gruptan çıkmadan önce), Fleshgod Apocalypse, Witchburner, Satanika, Revenge. Çok sevdiğim albümleri alırım. Hayranı olduğum gruplar Fleshgod Apocalypse ve Satanika. Gerçekten bu 2 grup yeni jenerasyonun babaları olacak diyebilirim underground piyasası için ama ilerde nasıl gruplar çıkar bilmiyorum. Bu arada Decaying Purity’nin çıkacak olan yeni albümü "Malignant Resurrection Of The Fallen Souls" un albüm kapağı inanılmaz olmuş yani resmen adamı öldüren bir kapak tasarımı ile geri dönmüşler hatta yeni şarkılarını da yayınladılar, süper 🙂 Umarım albümün plak versiyonu da çıkar. Ki çıkarsa kesin ama kesin satın alacağım.

Senin uğraştığın işi yapan kişi sayısı eski günlere nazaran çok azaldı. Bu konu hakkında yorumun nedir?

Bu konuda aslında çok söylenecek bir şey yok çünkü herkesin kendi tercihi diye düşünüyorum. Eğer ki gerçekten müziksever olsalardı bırakmazlardı diye düşünüyorum. Merak ediyorum eskiden bu işi yapanlar şimdi ne diyorlar? Biz yaşlandık artık bıraktık mı? Örnek vereceğim; İskoçya'da trade yaptığım bir dede var, adam 60 yaşında ve bir anarşisttir kendisi. Punk hastası ve trade için her zaman varım diyen birisidir. Bizim ülkemizde bilirsin bir yaştan sonra artık bizden geçti ya da boşver diyenler yüzünden müzik ülkemizde şu an bu durumda. Haksız mıyım?

MP3 ve MP3 yazılımları, YouTube gibi kanallar hakkında ne düşünüyorsun? Senin alanına ne kadar faydası ya da zararı var sence?

Müziği bitiren olay kesinlikle MP3 denen lanet şeydir. Bunu basa basa söylerim ve MP3’deki kalite gerçek müzik kalitesinin yerini asla alamaz. "MP3 dinlemek mi yoksa orijinal albüm satın almak mı daha iyi?" dersen inan bana çoğu insan MP3 der, çünkü para vermiyoruz, ücretsiz olarak indiriyoruz derler. İşin maddi yönünü düşünürsen ne iyi neden kötü ya da parası hiç olmayan için iyi bir şey diyebiliriz belki de. Ama parası olup "ya kardeşim boşver, ne boşuna para vereceksin bir müzik albümü için..." diyen insanlara şunu söylemek isterim; O müzik albümleri nasıl yapılıyor biliyor musun? Muhtemelen sana cevabı "sanane kardeşim, seni ilgilendiriyor mu?" diyecek. Bu yüzden insanlara anlatamazsın bunu, müzik onlara göre gerçek sanat değil, sadece keyif olsun yeter ama ben hiç öyle düşünmüyorum. YouTube ise MP3’ün videolu versiyonu diyebilirim. Şimdi bunları eğer ki müziği yok etmek için kullanırsan kötü, fakat bazı iyi yanları da var. Kendini ya da grubunu tüm dünyaya tanıtma şansın var, eskiden bunlar zordu ama zor olan şeyler hep sana bir mutluluk verirdi, şimdi ise öyle değil, artık kimse yaptığı şeyden zevk almıyor. Benim alanıma hem faydası hem yararı oldu. Zararı; insanlar az müzik albümü alıyor. Yararı; kendi firmamı tüm dünyaya tanıtma şansım var.

Okuyucularımız sana ne şekilde ulaşabilirler?

coffinfeeder_distro@hotmail.com e-posta adresim, Facebook ve web sitemiz aracılığıyla da bana ulaşabilirler.

Yanıtların için teşekkür ederiz, eklemek istediğin başka bir şeyler varsa söz tekrar sende...

Asıl ben teşekkür ederim bu güzel röportaj için. Bu benim ilk röportajım ve gerçekten sorulara cevap vermek benim için bayağı zor oldu ama bilirsin ilk olan şeyler hep böyledir 🙂 Eklemek istediğim son bir şey var, eğer insanlar gerçekten ben müziği seviyorum diyorlarsa lütfen ama lütfen sevginizi gösterin çünkü müziğin bize kattığı çok şey vardır. Bunu kimse unutmasın, müzik olmazsa biz yok oluruz.

BAĞLANTI NOKTALARI:

www.coffinfeeder.com
www.facebook.com/pages/Coffinfeeder-Distro/135846059802359

Özgür Özçınar