Sitenin dikkatli okuyucuları uzun süredir albüm&demo kritiğine yer vermediğimizi fark etmiştir. Uzun süredir internet etkisi ile değişen yayıncılık üzerine kafa patlatıyorum, bu aşamada düşünürken herhangi bir sanat eserinin bir "eleştirmen" tarafından değerlendirilmiş olmasının fazlası ile üstten bakışlı bir tavır olduğunu düşünmüş; ve bunu Rock Vault emekçisi Özgür ile paylaşmıştım. Özgür bana katılmasa da hak vermişti, şimdi kendi koyduğum geleneği bizzat kendim bozuyorum. Uzun süredir beklediğim Saints'N'Sinnners albümünü kritik edip etmeyeceğim Deniz tarafından sorulunca, delice heyecanlandım ve balıklama atladım. Yaklaşık bir haftadır sabah akşam her fırsat bulduğumda albümü çeviriyorum ve sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim: Bu topraklarda çıkmış en iyi heavy metal albümü karşımızda!
İlk tekli "Catch 22" ile beraber yayınlanan basın bülteninde kurucu üye Deniz (Tuncer) bize daha melodik, daha güçlü ve daha katmanlı bir müzik vaat etmiş, çıkış albümü "Saints'N'Sinnners" ile bu albüm arasında adeta kuantum sıçraması olduğunu söylemişti. Bu vaatlerin altı doğrudan açılış parçası "As Above So Below" ile doluyor. Açılış melodisinde çok hafif Wonder Woman Theme tadı aldığım parçayı eminim yayınlanan klibi ile hepiniz hatmettiniz. Peşine gelen "Sign of Things to Come"'da klavye kullanımına, güçlü rifflere bayıldım, Deniz ve Kıvanç ikilisinin sol kısmında karşılıklı atışmaları eminim canlı performansta şapkaları uçuracaktır. "Sacred Ground" klavyenin belki albüm içinde en öne çıktığı, arka planda Berkan'ın bass gitarı ile şahane eşlik ettiği, nakaratı ile akılda kalıcı bir parça. Yazılış zamanını bilmiyorum ama "Saviour of the Damned" bence albüm için ilk yazılan parçalardan, ilk albümü sevenlerin oldukça keyif alacağına eminim.
Albüm hemen ortasında "Dreamer" ile bir nefes molası veriyoruz. Mehmet vokali ile adeta parçayı sürüklüyor. Ballad arası sonrası albümde favorim "Death Comes in Winter" başlıyor. Her üyenin tek tek yıldızlaştığı, epik parça nasıl yazılır dersi verdiği işte Mehmet'in vokallerine ayrı bir parantez açmak isterim. İkinci dakikadan sonra iniş, çıkışları ile kendi jenerasyonunun en iyi vokali olduğunu bir kez daha herkese gösteriyor. Yumruğum sıkılı (benim için iyi metal şarkısı ölçütüdür) dinlediğim şarkıyı canlı dinlemek için can atıyorum. Basın bülteninde şarkıların soundtracklerden fırlamış gibi olduğunu söylemişti Deniz, "Queen of the Nile" her çevirdiğimde gözümün önüne Indiana Jones serisinden sahneler geliyor. Finale doğru beşli vites yükseltmeye devam ediyor, kısa ve vurucu klip parçaları "Ivory Tower" ve "Catch 22" arasında albümün isim şarkısı "Rise of the Alchemist" bizleri selamlıyor. Uzun parçalara mesafeli dururum ama albümün isim şarkısının 11 dakikayı aşkın süresinin nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz; değişen temposu, harika altyapısıyla grubun ustalık eseri. Diğer yandan albüm bitince grubun üçüncü albümde nasıl bir gelişim göstereceğini ve müziğin nerelere evrileceğini düşünmeden edemiyorsunuz. Umarım üçüncü albüm için on sene beklemeyiz.
Bu senenin hatta önümüzdeki birkaç senenin en çok dinleyeceğim en iyi metal albümü karşınızda. Emeği geçen herkese teşekkür ederim.
PARÇA LİSTESİ:
01. As Above So Below (5.42)
02. Sign of Things to Come (5.24)
03. Sacred Ground (6.32)
04. Saviour of the Damned (4.56)
05. Dreamer (4.17)
06. Death Comes in Winter (7.43)
07. Queen of the Nile (5.23)
08. Ivory Tower (5.28)
09. Rise of the Alchemist (11.45)
10. Catch 22 (4.40)