Çağatay selam, keyfin nasıl? Sarinvomit cephesinde her şey yolunda mı?
T.Profanator: Merhabalar, her şeyden önce böyle ukala ukala konuşmama da imkan verdiğiniz için çok teşekkür ederim. 2019'a yeni bir 3 şarkılık EP ile ölümcül hazırlık var ve kocasının 40'ı çıkmadan evlenen kadın gibi olacağız sanırım. Albümün CD'si çıkalı 3 ay olsa da daha plağı bugünlerde çıkıyorken biz EP şarkılarını düzenleme aşamasına başladık. Avrupa'da yeni konser planları tabii ki yapılıyor, ama grup biraz da albümün sindirilmesini bekliyor kuytu köşede, sniper ile vurmaya hazır gibi. Yaz mevsimi araya girince her şey yolunda değilmiş gibi hissedersiniz çünkü kışın aksatmadan girdiğiniz stüdyolar yazın verdiği baygınlık ve sıcak ile seyrekleşmeye başlar. Lakin Eylül'de oldukça büyük ivme kazanırız, bu baygın dönem her sene en fazla 2 ay sürüyor.
Başından sonuna kadar "Malignant Thermonuclear Supremacy" nin hazır hale gelmesi ne kadar sürdü ve bu süreçteki en büyük engeliniz neydi?
T.Profanator: Hani hep planlarsınız ve robotik çalışarak bitirmek istersiniz de olmaz ya bu da öyleydi. Ama kayıt süreci bu normal karşıladık. İsveçli grup gibi 1 ay stüdyoya aralıksız kapanıpta bitirme gibi bir vakit yok. Para değil, vakit diyorum. 2,5 ay farklı farklı session'lar ile kayıt süreci oldu ve hemen hemen de 1,5 ay miks & mastering. Toplamda 4 ay denilebilir. Herkes sonuçta kendi mesleğine de sahip dolayısıyla ikisini aynı anda yürütmek en çok etken olmuştur. İstanbul gibi bir yerde de yaşayıp başka etkenlerden bahsetmek komik olurdu.
Özgür'ün albüm hazırlıklarına dair sorusunun cevabını beklemeden ben araya gireyim. Yeni albüm hazırlığında en zorlu etkenin kadro değişimi olduğunu düşünüyorum. Bunun yanında kadro değişiminin gruba çok olumlu yansıdığını düşünüyorum. Hem müzikal anlamda hem sahne şovu anlamında bence Sarinvomit bence şu anda en etkili ve en tehditkar kadrosunu kurmuş durumda. Benim için ayin & nükleer kıyamet tadında geçen konserlerin sizin için anlamı nedir?
T.Profanator: Ben her zaman şunu söylüyorum, bizim diğer elemanlarda. Anlamı nedir diye sorarsan net bir şekilde biraraya gelmiş ölüm askerlerinin kimyasal kıyamet övgüsü yapan bir gürültüyü sergilediği korku şovudur, ritüeldir. Biz müzisyen değiliz, temelde evet kitaplar böyle tanımlıyor fakat bu tanımı hak edecek kadar ince ruhlu ve naif, nazik olamadık hiçbir zaman. Barbarlığın son raddesi, kötü kıyamet senaryoları bu gürültümüze yansıyıp ortaya o sahnede gördüğünüz şovu çıkarıyor. Çünkü müzisyen bana sadece elinde akustik gitarla "Akdeniz Akşamları" çalan insan profili hatırlatıyor. Dizginlenemeyen nefretin sonu Sarinvomit'tir.
"Malignant Thermonuclear Supremacy" için gelen tepkiler nasıl?
T.Profanator: Zaman zaman kritikler çıkıyor yabancı sitelerde, övgü alıyor ama henüz daha yayılma aşamasında. 3 ay sonra daha da istediğimiz şekilde yayılmış olur. Yurtdışından hala "vay be Türkiye de böyle black metal mi yapılıyormuş" gibi değerlendiren bön insanlar da mevcut. Hala üstümüzde saman kaplı çatı, yan odası ahır olan kerpiç evde falan yaşıyoruz, at arabasıyla ulaşımı sağlıyoruz sanabiliyorlar arkadaşlar. Genelde bir label kolay kolay bunu demez ama Deathrune Records CD satışlarının çok iyi olduğunu, böyle giderse 2019 da re-release bile yapabileceğini bildirdi.
Sarinvomit tarzının başlangıcından son albümünüze kadar olan gelişimini nasıl görüyorsunuz?
T.Profanator: Eleman değişikliklerinin grubu sekteye uğrattığı oldu. Tabii ki "askere gitti", "başka şehre taşındı", "okulu sebebiyle bıraktı" gibi biyografisinin tamamı saçma sapan eleman değişikliği anlatan grup kıvamında demiyorum bunu. Aksi halde "kısıtlı imkanlar" a da bağlayacak biri olurdum. (bu esnada ne bitmez kısıtlı imkanlarmış) Bunlar ürün çıkarmamızı asla engellemedi, ama live anlamında bir düzen oturtmamızı engelledi. Grubun kuruluşundan bu yana değişmeyen sadece ben ve Godslayer varız. Ama artık Anıl ve Kerem in gelmesiyle "öncesi" ve "sonrası" denilebilecek kadar Sarinvomit ayrı bir çizgiye oturdu. Kafamıza hala tam yatmayan, eksik gördüğümüz kısımlar yok mu var, ama bunu gidermeye doğru yol alıyoruz. Headsplit Records (ABD) tarafından basılan ilk demo tamamen bestial/raw black ve thrash metal buluşması bir ürün iken, bu gittikçe daha da thrash etkilerinin azalması ve en son 3 gitarlı, 90 ların asla nordik ve ağlak olmayan Avrupa black metal'ine kadar geldi. "Baphopanzers Of The Demoniacal Brigade" başlı başına bestial bir üründü ve sonrasında gelen splitlerde biraz değişimler oldu. Bu yavaş yavaş değişim albümde kendini finiş noktasında buldu ve "Heaven Shall Burn" veya "Nightwing" gibi saldırgan ama bir yandan da "şimdi sonumuz geldi" dedirten keskinlikle. Hala bestial bir grubuz %40 da olsa diyebiliyoruz ve tavır olarakta bunu diyoruz. Bu şekilde kendi yolumuzu bulduğumuz noktadayız ve bu yolda ilerler artık.
Müzik yaratmak için size ne gibi şeyler ilham veriyor?
T.Profanator: Hepimizde en çok ortak olan husus eminim ki içinde yaşadığımız topluma karşı nefret ancak konuyu sırf buna odaklarsak sadece çıkardığımız gürültüyü değil bugüne dek var olan metalci kimliğimizi de küçük düşürmüş olabiliriz. Ama sadece buna odaklarsak. Çünkü bu maneviyattan topyekün tiksindiğimiz noktada bu parazitler fazla küçük hedef olarak kalıyor. Bizlerde bu parazitliğin aslında bir parçasıyız. Tek farkımız değer yargılarına, örflerine, adetlerine bağlı yaşamamak. Diğer konu korku filmleri, distopik ve post-apokaliptik filmler olabilir. Öyle oturup da müthiş seri halde kitap bitiren insanlar değiliz ancak fırsat buldukça okuyup öğrenmeye, farklı öğretilerden ilham almaya çalışmaya çalıştığımızı düşünürsek bu doğrultuda etkileyen karanlık kaynaklarda çok var. Ama tabii ki bu saydıklarımın hepsinden önce gelen birbiri ardına yağan albümler. Ben kişisel olarak 2000'lerin başında da grup olarak olmasa da aynı delilikle kovalayan biri olarak metal'in son 10 yılda özüne döndüğünü düşünüyorum. Otorite diye geçen insanların (sözlükçüler, veya metal sosyetesi gibi gibi) iddia ettiği gibi "eski tadı yok." vb. laflar külliyen yalan. Milenyuma girdiğimizde 90'lar sonrası önümüze "günümüzde yeni çıkan gruplar" kisvesi olarak konulan power metal, senfonik metal gibileriydi ama bugün herbirinde imitasyon sayısız grup çıkmış olsa ve bundan da şikayet edilse dahi thrash, death ve black metal, ve nwobhm/speed gibi türlerin dünyanın dört bir yanında 80'ler ve 90'lar başına selamlar çakılarak yapılmasının büyük isteği ve bundan duyulan haz var ve bu takdire şayandır. Ben beste yapmıyorum, bestelere fikir kattığım elbette oluyor ama 2017'de henüz yeni çıkmış bir grubun albümünde yaptığı gitar oyunlarının veya yazdığı riflerin, prodüksiyonunun fikir olarak etki etmesinin yanlış olduğunu düşünmüyorum.
2014 yılından bu yana suskun kalan Impuration cephesinde bir hareket olacak mı yakın zamanda?
T.Profanator: Sergilenmeye hazır ikinci bir günahkar ürünün hevesi kursağımızda kalmış gibi oldu Impuration'da. İçimizde kalan varsa bu vardır. İlk EP'den daha üst olduğunu düşündüğüm 4 şarkı stüdyoda çok kez çalınmış ve kaydedilmeye hazır bekliyordu köşede, ve diğer gruplardan zaman kaldığında kaydetmek planı sanki asırlardır varmış gibi hissediyorum. Fakat bu planın sonunda "hiç dinlemediğiniz Impuration şarkıları nihayet kaydedildi ama grubun statüsü bu EP ile beraber artık split-up olarak geçecek" duyurusu kaçınılmaz olacaktır, bu da bir gerçek. Konser olarak tamamen bitti, bu kesindir. Zaten bu yüzden aktif olmadığını söylüyorum ama soran kişilere "tamamen bitti" diyemedim bir türlü. Basacak plak firması bulmak ise emin olun en kolay kısım, en azından benim için. 2019'da belki Impuration'a dair üstümüzdeki tozu atar, ağırlıklı session olan bir kadroyla kaydederiz. Ne vaat edersin diyorsanız, yine kutsal değerlere fazlasıyla saygısız olan metal, ve rock'n roll buluşması demek yeterli olacaktır.
Geçen yıl "Towards the Ultimate Extinction" ile CD çalarımda epey misafir ettiğim bir diğer grubun Persecutory cephesinde son gelişmeler ne? Yakın tarihte bir konser haberi var mı?
T.Profanator: İnsanlara yeni bir çirkeflik sunma zamanı geldi dediğimiz noktada bu yaza girerken çoktan 2 yeni şarkı yazımına başlandı. Çıkan albüm sonrası ya bir EP ya da split hedefimiz var. Kasım'da Mephorash ve Aralık'da Electric Fence olarak düzenlediğimiz Acrimonious şu an 2018 de kesinleşmiş konserlerimiz. Üçüncü bir konser ise bu sene olmayacak, 2019'a gelirsek eğer kesinleşmemekle beraber grubun Avrupa planları elbette olacaktır, hatta Türkiye'den çok ona odaklandık. Eylül'de "Towards the Ultimate Extinction" plak olarakta yine Godz Ov War Productions tarafından yayınlanıyor. Türkiye'ye gelmesi Ekim ayını bulacaktır tahminim.
Merakla beklediğimiz bir diğer projen ise Horrocious. Kayıtları süren albümün yayın tarihi belli mi? Albümden neler beklemeliyiz.
T.Profanator: Şu sıralar inekleyen bir şekilde kapandık, çeşitli fikirler ortaya atmakla ve sonucunda çoktan tamamlanmış olan şarkıların omurgalarının revizelerinin ortaya çıkmasıyla uğraşıyoruz. Biraz da Alexey'in davulları kaydetme zamanına bağlı diyelim. Kendisi hatta bir espriyle "kontrat 31 Aralıktı değil mi, o zaman 31 Aralık gecesi bitirelim" demişti. İşin şakası bir yana; Ağustos, Eylül, Ekim bu albüm kayıt süreciyle geçecek. Ne zaman ilk session başlar onun tarihi belli değil, Osmose da albümü 2018 sonu veya 2019 başı yayınlar sanıyorum. CD ve plak formatında yayınlanacak ama öncesinde bildiğiniz gibi 2015 ve 2016'da kaset ve CD formatlarında yayınlanan ilk EP "Obscure Dominance Of Nothingness" ın plak versiyonu da Eylül'de kesin olarak çıkıyor. Hatta şu an ön siparişte Osmose'un resmi web sitesinden verebilirsiniz. Yeni albüme tekrar gelince, melodiklik ve deneysellik anlamında asla demiyorum ancak biraz varyasyonu fazla içinde barındıran bir pure black metal albümü bekleyebilirsiniz. Biraz alışılageldik Türk grubu gibi konuşup, kendimizi kısıtlamıyoruz diyelim. Amaç her zamanki gibi evrene kafirliğin ışıklarını yaymak, ve sonsuz günahkarlığı kucaklamak olacak. Aşağılanmış güce, bilgi kıtlığına, her şeyin sonu ve başı iddia edilen sistematik yapıya karşı nefret gürültüsünün sergileneceği 8 tane dinleyiciye yumrukları sıktırmayı hedefleyen birbirinden hastalıklı şarkıyla gelmek için uğraşmaktayız.
Osmose Productions ile anlaşma nasıl gerçekleşti?
T.Profanator: Resmen "suikast araştıran adamın ulaştığı başka bağlantılar" hikayesi tadı alabilirsiniz. Herve Herbaut bir sabah benimle temasa geçtiğinde direkt olarak kendi keşfetti sanmıştım. Daha sonra ortaya çıktı ki, Horrocious çok seven ve festivallerden tanıdığım, ayrıca Herve'nin yakın dostu olan bir başka Fransız Ludo bizi Herve'ye önermiş "hey manyak bu grubu dinlemelisin, muhteşemler" demişti. Ama gördüm ki Ludo ya da "bunlara dikkat" diye öneren başka birisi var. Ayrıca Osmose'da menajer olarak çalışan İspanyol black metal grubu Muert'in elemanı Ebola da bu tavsiye mevzularının içindeydi gördüğüm kadarıyla. Asıl fitili ateşleme Ludo'dan çıkmış ama dediğim gibi. Son kullanıcımız olan Herve'ye dönersek, "ben hemen sizinle anlaşma yapmak istiyorum, bu inanılmaz" diye geldi. Hem daha önce kaset ve CD'si basılan EP'yi plağa, kaydedeceğimiz albümü de plak ve CD'ye basmaya talip oldu. Fazla şaşalı bir kontrat gönderdi. Hepimiz tek tek (ben, Hakan, Erhan, Can, Alexey) bu albümde çalacak olan elemanlar olarak isimlerimizi yazıp imzaladık. Marduk, Immortal, Antaeus, Angelcorpse, Black Witchery, Absu, Enslaved ve daha nicelerini basmış Osmose Productions ile olan sözleşmenin maddelerini Göztepe - Ümraniye - Mustafa Kemal mahallesi minibüsünde, "Atla Gel Şaban" filmindeki minibüs gibi bir ortamda inceleyeceğim aklıma gelmemişti tabii. Bir tek kokan dayı eksikti.
İçinde olduğun bir diğer oluşum ise son dönemde yaptığı konserler ile İstanbul sahnesine renk getiren Electric Fence. Electric Fence nasıl kuruldu, bünyede kimler var ve etkinlikte yer alacak grupları neye göre seçiyorsunuz?
T.Profanator: 2016 sonlarında benim tahminimce üçüncü kişi olarak duyduğum ve şu süreçte bir anda kendimi içinde bulduğum, yeraltını gürültüyle doldurmayı misyon edinmiş bir başka oluşum diyelim. Deniz tarafından ortaya atılmış bir fikir ama bizim Sarinvomit basçısı Anıl'ın ve benim fikirlerimizle de 2017 başlarında hayata geçmeye başladı. Dolayısıyla başını Deniz'in çektiği bir oluşum fakat ben asıl olarak oluşumun yabancı grupları buraya getirme kısmındayım. Bağlantım önceden olsun veya olmasın; yurtdışı grupları buraya çekme, onlarla ön anlaşmayı yapma ve konserin gerçekleştiği günlerde de grupları karşılama, mekan ve kalacak yer arasındaki transferlerine yardım vb. gibi organizasyona yardımcı olma görevleri bende. Backline kısmında ise konserlerin sound olayından sorumlu olarak Erhan ve Can var. Şu anlık 4 kişi koşuşturuyoruz diyelim. Yerli konserlerde ise %90 ağırlıklı olarak Deniz ayarlamaları yapıyor, bizde üstümüze düşen görev olursa yardım ediyoruz. Electric Fence temel olarak metal ve punk'ın (melodik metal, power metal, glam metal gibi gerekli görmediğimiz türler hariç) tüm alt türlerine yer veren oluşum. Dolayısıyla bir indie grubuysanız ya da melodik death metal icra ediyorsanız veya KAYBOLDUYSANIZ Electric Fence organizasyonunda anca masada oturup bira içebilir ve sonra tuvalete işeyebilirsiniz. Kısaca kırmızı çizgilerimiz elbette var. Aslına bakarsanız da her şey daha yeni başladı diyelim, keza yabancı grup bazında ele alırsak Eggs Of Gomorrh daha bir, Acrimonious henüz iki. Açıklayacağımız bir grup daha var. Black-Death metal başladık, Black metal devam ediyoruz, bunun Death metal ayakları da olacak, Thrash ve Speed Metal de, Crustpunk da. Zaman gösterecektir. 2012'de Dead Congregation ve Undergang'i getiren ekipteydim. Sonrasında yardımcı olduğum başka organizasyonlarda oldu. Ama onlar haricinde yıllarca konser yapma işlerine girişmedim, onun yerine sadece sahne alan olmayı tercih ettim. Şimdi yıllar sonra Electric Fence ile devam diyelim.
Ölü ya da yaşayan fark etmez, aynı sahneyi hangi müzisyenlerle paylaşmak isterdiniz?
T.Profanator: Morgan Hakansson, Fredrik Widigs, Steven Childers (aka Tregenda), Chris Witchhunter ve vokal yapmayıp sadece çaldıklarını düşünürseniz Chris Reifert, Tom Angelripper, Trondr Nefas, Stormblast (Thunderbolt, Deus Mortem) başlıcaları olurdu sanırım. Killjoy da olabilirdi ama o da direkt vokal ben de. Aklıma gelmeyenler illa ki vardır.
2000'lerin ikinci yarısında hareketlenen Kadıköy piyasasınında ilk işaret fişeğini yakan etkenlerden biri bence Mordid Zine. Şu an camiada faal olan pek çok grup ve insan bence o forum sayfasında tanıştı. Web yayıncılığı pek faal olmasa da takip ettiğin yayınlar ve kaynaklar nedir?
T.Profanator: Aslında daha çok Kadıköy sokakları demek daha doğru olacaktır. Morbidzine'in katkısı ufakta olsa elbette var ancak çoğunlukla katkı Kadıköy milli piyango idaresinin önü diyelim. 🙂 Yıllarca orada yolları kesişen insanlar bir araya gelip gruplar kurdu demek daha doğru olur. Ha sonra buraya yolu düşen çoğu kişi tabii ki Morbidzine de de bir dönem yazdı, direkt bu site üzerinden insanları bulan ve gelen ise 2-3 kişi de olsa illa ki vardı, zira bu piyango da tanışma evrelerinin başlaması ile Morbidzine in kuruluşu aynı yıllara denk geliyor. Arada 1 sene oynuyordur en fazla. Piyango dan önce tanışan da insanlar var tabi. Bir tane örnek; benim ve Erhan'ın ilkokuldan sıra arkadaşı olmamız. Web yayıncılığı konusuna gelirsek; fake metal'e yıllar önce iyice bağlamaya başladığından bu yana Blabbermouth'u bıraktım, eskiden ona bakıyordum. Genelde yıllardır en çok Nuclear War Now'un web sitesini takip ediyorum. Metalstorm.ee var fakat çok nadir bakıyorum artık. Bir ara bira.gen.tr vardı güzeldi, artık yok. Rock Vault'u ve ayrıca Extreminal'i yıllardır biliyorum, zaman zaman girip bakıyorum. Bizim Anıl'ın Haribo Extreme Culture da bayağı beyin yaktıran blogdur. Bir de son zamanlarda Zero Six Extreme var takip ettiğim. Aktifsakin mi vardı bir de? Sanki öyle bir şeyler vardı evet, birkaç kez bakmıştım.
Diğer topluluklardan biraz söz edersek, eski ya da yeni, dinlemekten keyif aldığınız / beğendiğiniz isimler kimler? Çalıcınızda old school metal mi ağır basıyor yoksa yeni gruplara da kulak kabartıyor musunuz?
T.Profanator: Kırmızı çizgiler her konuda olduğu gibi bu asıl konumuzda da yerini alıyor ve grup bunlar haricinde metal'in a sından z sine pek ayrım yapmadan dinleyen elemanlara sahip. Önemli olan ne dinlediğiniz değil, elektronik müziği de çok iyi araştıran, ve çılgınca dinleyen biri olabilirsiniz ama söz konusu metal olunca saf ve gerçek metal'in hükmünü bilmeden ahkam kesiyorsa insan orada ciddi bir sorun var demektir. NWOBHM dinlediğinde aldığın hissiyatla, Black metal den aldığın hissiyat tabii ki çok farklıdır, aynı saat aralığının, aynı modun gürültüleri bile değildir. Fakat ikisi aynı gerçekliğin ürünüdür. Bir Judas Priest ya da Tank benim için ne kadar yüce gruplarsa Bathory, veya Mayhem de aynı şekilde yüce gruplar. Sarinvomit sound'u olarak bakarsak son albüme 90'lar Marduk ve Impaled Nazarene oldukça etki etti, burada yalan yok. Ama "albüme etki eden" denildiğinde bunlardan daha fazlası değil, bu abartı olur. Hayatımıza ve yaptığımız müziğe yön veren grupların başını ise Motörhead, Sodom, Venom, Mercyful Fate, Autopsy, Mayhem, Marduk vs. gibileri çekiyor. Ne sevmiyoruz zaten belli, şunu iyi biliyorum ki grupta kimseyi öyle deathcore, metalcore, nwoAhm falan açmıyor, 100 km yanından bile geçecek kimse yok. Kişisel olarak; punk veya hardcore dinleyeceksem de new school denilen mevzularda zaten yokum. Bir metal kadar ağır basmaz ama 80'ler ve 90'lardaki İsveç, Finlandiya, Japonya punk ve d-beat / hardcore unu da fazla severim. Bu geniş yelpaze 70'ler saykodelik rock işlerine kadar uzanır; Eloy, Hawkwind, Camel vb. gibi. Yeniler kavramına gelince; eğer 2000'lerin başından bu yana ortaya çıkanları veya yükselişe geçenleri "yeniler" diye baz alıyorsak aradan çektiğimiz, fanı olduğumuz gruplar yıllardır çok var ve olmaya da devam ediyor. Pseudogod, Antaeus, Black Witchery, Ampütator, Teitanblood, Dead Congregation, Thunderbolt, Urgehal, Revenge, Bestial Mockery, Deathspell Omega, Voidhanger, Nocturnal Graves, Necrophagia bunlardan sadece birkaçı. Biz üçümüzden farklı olarak aramızda en çok goregrind / brutal death metal kafalarına hakim kişi davulcumuz Kerem desem bu da yanlış olmaz.
Grupla birlikte yaptığınız en çılgın şey neydi?
T.Profanator: Bükreş'te Old Grave'de çalıp nefret ritüelimizi sunduktan sonra festivalin bitişiğindeki Çin restoranına yemek yemeye gitmek. Sonra baktık pekte çılgın değilmiş, Undergang ve diğer bazı grup elemanları da orada yemek yiyor. Bunun nesinin çılgın olduğunu düşündüysem o da ayrı.
Unutulmaz bir içki anını merak ediyoruz?
T.Profanator: En son 2017 yazında Rasputin'de o kadar çok sarhoş oldum ki, gecenin sonunda Taksim'den sarı dolmuşa nasıl binip de Göztepe'ye gittiğim konusunda hiçbir fikrim hala yok. Zaten bu konuda fikrimin olmaması da dolmuştan saat sabah 4'te inmeme rağmen 5 dakika uzaklıktaki eve sabah 6.30'da varmamı sağlayan durumdur. Çünkü otobüs durağında "yürüyemem ben" diye mırıldanıp, oturup taksi beklerken uyuyakalmıştım ve sabah 6.30'da belediyenin temizlik işçileri süpürgeyle ayağıma dokunup "yeğenim yeğenim kalk" diye beni uyandırmışlardı. Bir de 2008 yazında yine çok sarhoşken falan Kadıköy'de bizim çocuklarla beraber vosvos'u tek arabanın geçebileceği ara sokakta yolun ortasına ittirip kaçmamız da önemli bir anıdır. Bir de darbe mevzularından 25 gün sonra Jaromer'de medya partneri olarak gittiğim festivalin kulisinde Abbath ile karşılıklı içip (ben bira, o viski) "Türkiye de durumlar nasıl" sorusunu "gel de buna anlat şimdi" tadında cevaplamak zorunda kalmakta acayipti.
Bizim sorularımız bu kadar, son sözler için sahne senin.
T.Profanator: Röportaj için Rock Vault'a fazla fazla teşekkürler. Albüm CD'si çoktan çıktı biliyorsunuz, Hammer'da erimek üzere. Plak soranların ise plağı edinmeleri çok yakındır çünkü bugünlerde Türkiye'ye giriş yapmış olacak. Ravencult ve Eggs Of Gomorrh konserleri sonrası live olayına biraz ara verdik çünkü yeni 3 şarkının çalışmasına odaklanacağız, ta ki 2019 Nisan'da olacak yeni bir konsere kadar! Öncesinde de konser bir ihtimal olabilir tabii.