İngiltere’de Iron Maiden’ın veliahdı olarak gösterilen Paradise Lost çok büyük ticari başarılara imza atarken aynı zamanda “Draconian Times” sonrası ciddi bir tarz değişikliğine yöneldi. Biz her dönemini dinlemekten keyif alsak da kemik Paradise Lost kitlesi “Host”, “Belive in Nothin” ve “Symbol of Life” gibi eserleri asla kabul etmediler. Derken grup 2005 yılında eski günlere bayağı göndermeler ile dolu olan “Paradise Lost” ile tekrar distortion gitarın nimetlerinden faydalanmaya başladı. Bu yılın sürpriz albümü “In Requiem” ile grup belki de 90’ların ikinci yarısından sonra çıkardığı en sert albüme imza atıyor. Albüm oldukça sert “Never for the Damned” ile açılıyor, Nick Holmes’un vokali oldukça öfkeli, aynı şekilde Mackintosh’un riffleri uzun zamandır duymadığımız hiddette, Paradise Lost fanı herkesin albümün açılış parçası ile mest olacağını garanti edebilirim. “Ash&Debris” her açıdan “Never for the Damned” ın devamı sayılabilir. Üçüncü çalışma “The Enemy” ise albümden yayınlanan ilk single. Sanal ortama düştüğü an Paradise Lost hayranları arasında küçük bir infial yaratan çalışma Holmes ve Mackintosh ikilisinin ortak bir arkadaşlarının katili ile kurbanın eşinin ceza evinde arkadaş olma öyküsünden esinlenip yazılmış; şarkıdaki ana fikir ismine rağmen affetmek. “Praise Lamented Shade” ile grup vites küçültüyor, parçadaki klavye partisyonları ve yerinde çok hafif kullanılmış looplar oldukça başarılı aynı zamanda grubun kariyerindeki iki dönemin dengeli bir karışımı gibi. “Requiem” oldukça sert bir çalışma, özellikle parçanın başlarında Nick Holmes “Icon” dönemlerine taş çıkartacak şekilde vokal performansı sergiliyor. “Unreachable” Nick Holmes’un vokal performansı ile sürüklediği bir çalışma. “Fallen Children” klavye/gitar uyumu ve Nick Holmes’a eşlik eden korovari vokallerin yanında Mackintosh’un kısa leadleri için bile dinlenebilir. “Beneath the Black Skies” albümün çıkışından önce nete düşen parçalardan biri ve uzun süredir dinlememe rağmen nedense bu şarkıya pek alışamadım. Albümün kapanışını yapan “Sedative God” ve “Your Own Reality” düşük tempolu, doomy havaya sahip şarkılar; özellikle “Your Own Reality” de nakarat kısmındaki korolar akılda kalıcı. İki yıldır her tarzdan metal gruplarının birbirinden başarılı albümleri ile coşmaya alışan bünyelerimiz 2007’nin yavan geçen ilk yarısını yadırgasa da Candlemass, Six Feet Under, Paradise Lost albümleri senenin devamına dair bize umut aşılamakta. Kuşağımızın en yaratıcı gruplarından olan Paradise Lost’a bir kez daha teşekkürler!