Selamlar Finny! Yoğun turne takviminizde bize zaman ayırdığınız ve sorularımızı cevapladığınız için teşekkür ederiz. Hayat nasıl gidiyor?
Harika! Şu sıralar yollarda değiliz uzun sayılacak bir ara veriyoruz. Dünya çapında 3 yıl boyunca 30 ülkede "The Black Irish And Angels & Devils" turnesi kapsamında turladık. Turne Kasım ayında bitti ve yorgunluktan bitap düşmüş durumdayız. Ben, Katie Kaboom ve Dom The Bomb turnede ufak sakatlıklar geçirdik ve tedavimiz sürüyor. Bunun yanında "A Great Night On The Lash: Live In Italy" isimli konser albümümüzü yayınladık. Artık herkes evinin konforunda, biz Sonbahar'da yeni tura başlayana dek bir tane The Mahones konseri olacak.
The Mahones üyeleri nasıl tanıştı ve ilk besteler nasıl ortaya çıktı?
Grubu 1990 yılının başında (belki de 1989 yılında) kurdum ve ilk konserimizi Kingston, Ontario’da Aziz Patrick gününde verdik. O günden bu yana The Mahones’da çalmak dışında bir şey yapmadım. Grubu arkadaşım Barry Williams’ın (kendisinin The Toucan isimli bir İrlanda birahanesi vardı) ricası ile tek konserde çalmak için kurmuştuk. Söylemeye gerek yok ama herkes bizi çok sevdi ve kaderin bizi bir araya getirdiği o günden beri çalıyoruz. Grup ve konser için yazdığım ilk beste "Drunken Lazy Bastard" idi ve bu şarkı hala bizim en sevilen parçamız. Bu çok eğlenceli!
Son albüm "Angels & Devils" kayıtlarında hangi yaşam tecrübeleri ve deneyimlerden faydalandınız?
Güzel soru. Yaşlandıkça kendimi dünya ve insanların birbirine olan davranışları ile daha ilgili buluyorum. Dışarıda çok fazla kötülük var ve kötü insanlar ile sürekli uğraşmak zorundayım. Kendi adıma sürekli insanlara yardım etmeye, sosyal etkinliklerde gönüllü olmaya, müziğe yeni başlayan müzisyenlere destek olmaya, politik ve sosyal alanda insan hakları için savaşmaya çalışıyorum. Yani o iyi insanlardan olmak için uğraşıyorum. Albümün ana fikri de bu. İyi kötüye karşı. Daha fazla iyi adama ihtiyacımız var.
Müzikal esin kaynaklarınız kimler? Müziğinize en çok kimler etki etti?
Benim en büyük esin kaynaklarım rock, punk ve İrlanda müziği. The Clash, The Who, The Ramones ve Husker Du’yu severim, aynı şekilde The Dubliners, The Clancy Brothers ve The Pogues’u da... Ben bu isimlerle büyüdüm ve hepsini müziğimizde duyabilirsiniz. The Mahones müziğinde hepsinden bir tını var. Bu grupların hepsi müzik endüstrisinde bir çığır açtılar ve bunu kendi yolları ile yaptılar. Büyük müzisyen olmak bunu gerektirir. Müzisyen olmak radyolarda yayınlanıp yarına unutulacak şarkı değil bir ömür akılda kalıcı işler üretmektir.
Ontario’da müzik sahnesi ne alemde? Bölge size müzisyen olarak nasıl etkiliyor?
Kanada müziği beni etkilemiyor. Etkilendiğim isimlerin çoğu Amerikan ya da İngiliz piyasasından. Bunun yanında Teenage Head, Alexisonfire, Japandroids, Rush gibi sevdiği Kanadalı gruplar var tabii. Bu liste uzar ama Londra, New York ve Minneapolis sahnesi beni çok etkilemiştir. Şu an olanı biteni izleyip kendi müziğime bakıyorum.
Punk sahnesinde kadınların rolü ne sence?
Bence muhteşemler. Katie sahnede ve kayıtlarda muhteşem. Kadınlar sahnede o testesteron kokan erkek tınılarına bir denge getiriyorlar ve müzik daha çok insan tarafından benimsenebilir hale geliyor. Grupta kadınların olmasına bayılıyorum.
The Mahones başladığından beri ideallerinin değişip değişmediğini hissediyor musun? Başlarken The Mahones’un idealleri ne idi? Şimdi ne?
Peki, müziğe başlayan herkes gibi ilk amacımız iyi zaman geçirmek, yollara düşmek ve partiler idi. Yaşlanıp aile olunca daha az bencil oluyor ve hayatındaki, dünyadaki insanları düşünmeye başlıyorsun. Politik fikrimi yayma niyetim yok, nihayetinde müzisyenim ama inandığım şeyin arkasında dururum ve geri adım atmam. Birlik olmalı ve kardeşlerimizi kollamalıyız. Punk rock müziğin özü de bu zaten.
Müzik endüstrisinde pek çok değişime canlı tanıklık ettin. Sence şu anda sektörü kurtarmak için neler yapılabilir?
Ben ortada yanlış ya da aksayan bir şey görmüyorum. Hatta pek çok açıdan geçmişe gore iyi şeyler var. Bugünlerde iTunes, YouTube, Twitter, Facebook ve pek çok farklı kanal ile müziğini dünyaya duyurabilirsin. Bu imkanlar ne 90’larda ne de 2000’lerin başında vardı. Kayıt ve müziği düzenlemek ProTools gibi programlar ile çok kolay. Bunlar bizim gibi bağımsız gruplar için bulunmaz nimetler. Kötü yönleri ise aynen devam ediyor. Korkunç, anlamsız pop şarkıları ve sulandırılmış rock müzik her yerde. İyi müzik istiyorsan biraz eşelemeli ve yeraltına inmelisin. Aradığın hazine yerin altında.
Unutamadığın konserler hangileri?
Her zaman Yaz festivalleri favorim. Sahneye çıkmak, sayısı 5.000 ile 35.000 arasında değişen o kalabalıklara çalmak rüya gibi. İnsanların iyi zaman geçirdiğini ve senle coştuğunu görmek benzersiz. Bunun yanında terli, sıcak bar konserlerini de seviyorum. Tüm konserleri seviyorum.
Şarkı yazım aşaması nasıl? Grup üyeleri bir araya gelip mi konuşuyorsunuz?
The Mahones’da işler öyle yürümüyor. Albümlerde aslan payı benim. Albüm ismi ve konseptini buluyorum, sonrasında şarkı isimlerini buluyorum ve parça sıralarını belirliyorum. Sonrasında şarkılar ve sözler yazılıyor. Her zaman grup üyelerinin bir şeyler eklemesi için destekçiyim ama tüm albümü baştan aşağı “üretmeyi” seviyorum. "Hunger & The Fight" ismini taşıyacak yeni albümümüzde konsept Katie’den geldi ve şarkılara başladım. Bu albümde İrlanda insanlarının çekişmelerini ve İrlanda müziğini İrlanda punk müziğine evrilmesini işleyeceğiz.
Üzerinde çalıştığınız yeni parçalar var mı? 2014’ün ilk aylarında bizi heyecanlandıracak süprizler duyma şansımız nedir?
Şu anda yazılmış 20 parçamız var. İlkbahar ya da Yaz aylarında çift CD’lik albüm kaydedeceğiz. İlk CD İrlanda folk, ikinci CD ise İrlanda punk tarzında olacak. Albümde çok özel misafirlerimiz olacak ve İrlanda tarihini anlatacağız!
Çeşitli yerlerde 2013 yılının en iyi albümleri listeleri yayınlandı. Sen geçen yıl hangi albümleri dinledin?
İrlanda punk albümlerini kastediyorsun değil mi? Eğer öyle ise Tossers, Dropkick Murphys, Bastards On Parade, Irish Moutarde, Drink Hunters, The Pogues (Live In Paris), 1916 albümlerine bayıldım. Adamım dışarıda muhteşem gruplar var!
Üzerinde çalıştığın başka projeler var mı?
Solo akustik albüm hazırlıyorum, The Mahones mola verdiğinde yayınlayacağım. Bunun yanında Target For Destruction isimli bir üç kişilik hardcore/punk grubum var. Burada hızlı ve gürültülü punk müzik çalabiliyorum, her zaman Husker Du’nun büyük bir hayranı oldum. The Mahones öncesi çok eğlendiğim The Reckoning isimli üç kişilik grubum vardı. Gürültülü gitarlar!
İstanbul ve Türkiye hakkında neler biliyorsun? Rock Vault Zine için neler söylemek istersin?
İstanbul’un muhteşem bir şehir olduğunu biliyorum. İzlediğim şovlarda oranın eğlenceli ve ilginç bir yer olduğu belli oluyor. Geçen sene orada çalmak için anlaşmıştık ama olmadı. Umarım bu yıl oraya geliriz. Rock Vault Zine için ise, sizler günümüz müzik dünyasının önemli parçalarındansınız. Bizim gibi grupları kitlelere sizler tanıtıyorsunuz. The Mahones olarak tüm oluşumları destekliyoruz ve sizlere yeraltına verdiğiniz destek için minnetarız.
Eklemek istediğin başka şeyler var mı? Yanıtların için teşekkürler.
Tekrar belirtmek istedim; “A Great Night On The Lash: Live In Italy” isimli konser albümümüz iTunes üzerinden yayınlandı ve her yerden güzel kritikler almaya başladık. Ben çok sevdim ve bence grubun şu anki halini çok iyi yansıtıyor. Tüm dinleyicilere tavsiye ediyorum. Karım Katie Kaboom ile evime dönmekten ve bunca zaman bizi destekleyen ailemiz ve hayranlarımız olmasından dolayı mutluyum. Sizler olmasaydınız bu kadar uzun süredir bunu yapamazdık. Bir daha ki albüm ve konserlerde size elimizdekinin %150’sini vereceğimize söz veriyoruz. Tekrar teşekkürler Rock Vault Zine. Sevgiler!
BAĞLANTI NOKTALARI:
www.themahones.co
www.facebook.com/TheMahones
www.twitter.com/THEMAHONES
itunes.apple.com/ca/album/great-night-on-lash-live-in/id797341792