Rock Vault : Bizle röportaj yapmayı kabul ettiğin için teşekkür ederiz Anders. Şu anda Danimarka’da havalar nasıl? İş dışında grup arkadaşlarınla birlikte takılıyor musun, neler yapıyorsunuz?
ANDERS @ KONKHRA : Evet şu an arkadaşlarla stüdyoda takılıyoruz. Biliyormusun tüm yaz boyunca burda hava bok gibiydi, şu an dışarıda pırıl pırıl güneş parlamakta ama biz buraya, stüdyoya tıkılıp kaldık. Şu an yağmur yağsa bile umrumda değil.
Bir çok insan Konkhra’yı “Weed Out The Weak” le tanıdı. Bu albümün başarılı olma sebepleri nedir sence?
Tabi ki o zamanki kadro gerçeketen ilgi çekiciydi. Chris Machine Head’den yeni ayrılmıştı, bu tüm rock basını için büyük bir sansasyondu. Aynı seçilde keskin stilinden ötürü pek çok insan James’i tanıyordu zaten. Sonuçta bu kadro insanların beklentisini yükseltti.
Konkhra’nın gelmiş geçmiş bütün elemanlarını düşünelim.. Hangileriyle müzik yapmaktan çok zevk aldın?
Bilirsin duygusallığı bir kenara koyarak objektif bir şekilde geçmişe bakmak her zaman çok zordur. Geçmiş pek çok güzel anılarla dolu, aynı şekilde pek çok önemli aksaklıkla da. Tüm bu sorun ve aksaklıklar sen farkında olmadan sana o kadar çok şey öğretiyor ki. Beraber çalıştığım herkese teşekkür ederim ama şunu gördüm kağıt üzerinde iyi duran pek çok şey uygulamada aynı başarılı sonucu vermiyor. Geçmişi hatırlayıp da anmam gereken ilk insan ise Johnny, çünkü ikimiz SAD, Spit albümlerinin tümünü ve Weed albümündeki materyallerin bir kısmını beraber yazdık. Eskiden ben gitar partisyonlarını yazar, bitirir ve bateristinde katılımı ile stüdyoda şarkıları şekillendirirdim. Gelenek bugünde değişmedi aslında; ama Mads gruba dahil oldu ve geldiği günden beri stilini geliştiriyor. Daha şimdiden bir sonraki albümün çok daha brutal olacağını söyleyebilirim.
1990-2005 arası konser albüm ve video materyalleriniz dışında 3 demo, 3 EP ve 5 albüme sahipsiniz. Hangi materyal ve parçaları kendinize yakın yada özel buluyorsunuz?
Daha çok yeni ürünlerle bana hitap ediyor. Açık konuşmak gerekirse bir albümmün kaydı tamamlandıktan sonra onu tekrar dinleme gfikri bana pek sıcak gelmiyor. Bunun yanında stüdyoya gelen pek çokinsan eski kayıtları çalmak istiyor ve o parçalar her çaldığında beni şasısrıtyor; çokça da olumlu şekilde. Yaptığımız pek çok ürünün kendine göre zayıf noktaları var bunu kabul ediyorum, ana hala ana akım arasında farklı bir yerdeler. Demek istediğim
Spit albümünü 14 parça olarak 1/4 inch kasede kaydetmiştik ama onun bile kendine özgü bir sihri, tılsımı mevcut. Bugün kayıt teknolohjileri çok ilerledi; albümde cam gibi kayıtla izlediğiniz pek çok büyük grubun sahne performansı oldukça sıkıcı. Bu daha önce pop müzikte yaşanırdı ama ne yazık ki artık heavy metalde de var. Bana sorarsan şu anki saçma sapan, melodik nakaratlar saçmalığının %10’una bile ihtiyacımız yok. Dünyanın rifflere ihtiyacı var; canlı performanslarda yanındakinin dişini kırmaya sevk edecek rifflere.
Müzikal kariyeriniz adına yeterince başarıyı yakaladığınızı düşünüyor musunuz yoksa hala gerçekleştirmediğiniz rüyalarınız var mı?
Hmm, bu konuda bazen çok doluyorum. Geçmişte zamanımızı çalan pek çok şey oldu; kişisel sürtüşmeler stüdyoya girşlimizi çok zaman yavaşlattı. Ama şimdi herşey düzeldi ve çok iyi, güvenebileceğim partnerlere sahibim. Bana kalsa şu anda önümüzdeki sekiz yıl boyunca her sene bir albüm yayınlayabilirim. Ama şunu da kabul etmek gerek artık satan albümleri almak yerine interenetten indiremy tercih eden bir kitle var ve bizde o kitleye müzik yapıyoruz. Bu sebepten dolayı bu albümün tanıtımı için çok fazla konser veremeyeceğimizi biliyorum. Bize önerilen pek çok teklifte belirleyici unsur para değildir bunu belirtmek isterim.
Yeni CD’nizi nasıl tanıtmak istiyorsunuz? Albümü desteklemek için tura çıkma ihtimaliniz var mı?
Bu kez gerçekten ilgi çekici teklifler var. Mısır’da bir festivalden teklif var, bunun yanında Güney Afrika’ya uzun zaman sonra tekrar gidebileceğiz. Suffocation ile bir Güney Amerika turnesi söz konusu ki olursa bence müthiş olur. çünkü bu heriflerle 94 yılında çıktığımız turne çok keyifli idi. Yeni albümün çıkışı ile beraber Avrupa ve Amerika’da çalmak da istiyoruz tabi ki.
“Hail To The King” parçasıyla birlikte köklere dönüş mesajı var mı? Bunun hakkında ne söyleyebilirsiniz?
Hmm, evet bu albüm oldscholl ama albüm genelinde tempo 250 bpmde seyrediyor. İnan bana bu gezegende bu albümdeki parçaları çalabilecek 30 bilemedein 40 baterist var. Bu özelliğinden dolayı albüm new school klasmanına da girmekte. çok değil bir 10 sene önce Morbid Angel ve birkça başka grup harici kimse bu kadar hızlı çalmaya cesaret edemezdi. çizgidışı özelliklere sahip bir bateristi uzun yıllardır arıyordum, çünkü denemek istediğim pek çok fikir vardı. 2001 yılında Reno ile beraber oluşturduğumuz Killswitch isimli bir projemiz vardı. Bu prohjeye yazdığım kimi besteleri yeni albümde kullanıyorum, çünkü bu albümün yapısına kolaylıkla uyacak tempodalar. Yeni albümün ismi ise dünaynın jandarmasının Irak’a düzenlediği Patriot Harekatına benden bir gönderme. Bu harekatın tamamen bireysel hak ve özgürlüklere tehdit olduğunu düşünüyorum. Yaptığım araştırma tarihte bu kanunu iki liderin daha uyguladığını gösteriyor: Sezar ve Hitler.
Yine “Hail To The King” parçasını ele alalım, özellikle gitar tonlarınız bize yeni fikirlere yelken açtığınızı gösteriyor.. Diğer albümlerinize göre içinde daha fazla treble ve contour tonları mevcut, buna ne diyorsunuz?
Olağan hazırlık sürecinde yaptığımız herşeyi kaydediyoruz. Kullandığım donanım on yıllık, şu an insanlar pek çokl yeni donanım geliştirmekte. Kayıt süresince kullandığımız Randall anfilerden oldukça memnunum. Bu arada belirtmeden geçemeyeceğim Myspace’de dinlediğiniz şey parçaların son hali değil. Mix işlemlerinin sonunda parçalar daha da yıkıcı olacak.
“Religion Is A Whore” parçasında Slayer tarzı oldschool thrash metal ezgileri mevcut.. Yeni çıkan gruplar şu sıralarda oldschool tarzda çalıyorlar. Acaba bu durum parça yazma aşamanızda dikkate aldığınız bir şey miydi?
Şu an hala 2007 yılında Konkhra’ya yakışacak bir ürün çıkartmak için kafa patlatmaktayım. Dışarıda ne olup bittiği beni pek ilgilendirmiyor, çünkü çıkan herşey çok çabuk eskiyor. Geçenlerde tekrar Carcass’ın “Symphonies of Sickness” albümünü dinledim ve bir kez daha ne kadar dahiyane bir albüm olduğpunu gördüm. Son albüm Warzone’dan “Spit or Swallow” a dek yaptıklarımızın güncellenmiş versiyonu gibi. Parçaları yazmaya başlarken düşündüğüm şey “ Hadi tekrar Warzone yazalım ama daha hızlı ve daha tehditkar şarkı sözleri ile” idi. Albümde Slayer’a hoş bir gönderme olduğunu kabul ediyorum; fakat onların bu derece rock’n’roll hissiyatlı bir parça yazacaklarından şüpheliyim.
Lars’la yaptığınız işleri de düşünürsek, yeni parçalarda gitarlar neden ön planda duruyor? Herhangi bir sebebi var mı?
Lars borcunu ödemek adın çok fazla çalıştı ve tatili haketti diyebilirim hehe.
Ülkeniz Danimarka, farklı periyotlarda farklı işlerle gündeme gelen gruplarıyla biliniyor. Michael Poulsen’in Volbeat’i çizgi dışı tarzıyla son zamanlarda ilgiyi üzerinde topladı. Konkhra’nın bu konu hakkında fikirleri neler (sizler “Come Down Cold” a rock ‘n’ roll öğeleri katmış bir topluluksunuz)?
Umarım ileride birgün death metalin Motörhead’i olarak anılırız. Her zaman hatta ilk albümde bile rock and roll stuff etkileri taşıyorduk.Bundan önce death thrash albümleri daha belirgin idi ama özellikle SAD albümü ile bu etkileşm öne çıkmaya başladı. Bu rock’n’roll öğeleri şarkının yapısında idi, vokal kısımlarında değil. Konkhra için çok ama çok az vokal partisyonu yazdım çünkü ben öncelikle gitaristim; vokalist değil. Bu açıdan bakarsak bence Michael heavy rock ve Elvis etkilerini biraraya getirerek bence dahiyane bir iş yaptı. Söylediğin gibi “Come Down Cold” bu tarz kısımlara sahipti ama sıkıcı temposu ve kötü vokal kayıtlarının kurbanı oldu. Bunun dışında hiçbir zaman bestelerimizi Volbeat kadar radyo dostu olmadı. Herşeyi bir yana bırakın bizim ve onların son albümlerini yanyana koyup dinleyin. öyle ki iki grupta farklı gezegenlerdenmiş gibi.
Şu anki death/thrash metal sahnesi hakkında ne düşünüyorsun? “Orjinal” olarak adlandırabilir miyiz?
Hahaha, gerçekten iyi soru. Evet öyle, sadece Morbid Angel’ı bile izlemen bile yeterli bu konuda . Ya da Slayer. Her ne kadar Mr. King kendi zamanında bir bilemedin iki riff araklamak zorunda kalsa da.
Oldschool thrash metal etkilenimleri olan yeni bir albümle geliyorsunuz. Eski death metal günlerinizde kullandığınız logonuzu yeniden görebilecek miyiz (bence en iyi grup logolarından biri)?
Sadece old school etkilenimler olduğuna inanmıyorum. Bu albümde geçmişe ve geleceğe dönük adımlar mevcut. Bekleyin ve görün! Yeni albüm kimsenin tahmin edemeyeceği süprizler barındırıyor. Bunun dışında yeni albümle pek çok kişinin nefesini kesecek kadar hızlandık. Dediğim gibi bekleyin ve görün!
"Weed Out The Weak" in kaydı cayırtılı bir özelliğe sahipken “Come Down Cold” da ki kayıtlar cam gibiydi ve rock ‘n’ roll elementlerine sahipti. Bu albümü piyasaya sürmek riskli değil miydi?
Soruyu tam anlayamasam da şunu belirtmem lazım “Come Down Cold” bizim en zayıf prodüksiyonumuzdu. özellikle vokal kayıtları açısından. Tüm enerjimizi albümün yazım sürecine ayırmıştık; şarkılar 200 bpm ya da 220 bpm arasında yazıldı, ama sıkıcı bir tempo ile kaydedildi. Aynı zamanda bu albüm bizim en başarısız albümümüzdü. Neticede dersimi aldım.
Johnny Nielsen ve Kim Mathiesen’in Facelift projesi devam ediyor mu?
Hayır devam etmiyorlar. Şu anda Missen isimli bayan vokalli bir pop metal grubu kurdular. Myspace’de bir sayfaları var ve dinlemek isityorsan ordan bulabilirsin.
"Nothing Is Sacred" tehditkar bir albüm ismi, “Religion Is A Whore” ise açık mesajlar veriyor. Şu anda dünyada birçok insan din uğruna acı çekiyor ve ölüyor. Bu sebepsiz katliama Konkhra’nın bakış açısı nedir?
Bana kalırsa akıllı her insan dini dışlamalı; en azından içinde yaşamalı. Tüm bu kiliseler, camiler çok iyi konser salonu olabilir; ya da başka bir şey. Dini aiclen politikanın dışında bırakmak zorundayız, çünkü pek çok yerde Tanrı’nın hükümleri (!) mantığın önünen geçiyor. Bu da barış peşindeki akıllı insanlar adına çok tehlikeli bir durum. Dini her türlü kıyafet yasal olmasa da mümin ile kafir arasındaki dolaylı bir sınıflandırma gibi; şu an baskın olmasa da bu insanlar dünyanın her tarafında bana ve diğer inanmayanlara dolaylı yoldan ırkçılık uyugulayıp potansiyel suçlu muamelesi yapmakta. Toplumu dine dayalı kurallardan kurtarıp revize ederken acilen kimi soft uyuşturucuları yasallaştırmalıyız. Bu uyuşturucular pek çok insanın algı eşiğini aşmakta; bunu kullananların kendilerinden başka kimseye zararı yok! KUTSAL OLMAYAN HERŞEY KANUNUDUR! Kutsal kabul edilen birşeyi ya tTanrı’nın buyruğu olarak kabul edersin ya da siktir olup gidersin. Ben diyorum ki en azından bu söylenenleri bilimsel olarak kanıtlayon!
Bu sözde kurallar günümüzde savaşlara, katliamlara, kadın isitismarına ve daha pek çok şeye yol açıyor. Dini hapse atıp müebbet ile cezalandırmalı; hemen arkasından onu bir müzeye koyup insanlara tüm bu saçmalıkların nasıl 1600 – 2000 yıl hüküm sürdüğünü anlatmalı. Şimdi bana illa birşeye inanmak lazım diyorsanız önce kendinize inanın! ülkenize hizmet edip tehditlerin üstesinden gelin. çocukalrınızı barış içinde yetiştirip, huzur dolu bir hayata barış içinde veda edin.
Üretken Konkhra’nın 4 sene süren sessizliğine neyi sebep gösterebiliriz? Plak firmalarıyla olan bir anlaşmazlık diyebilir miyiz?
Kişisel anlaşmazlıklar en temel problemdi. Johnny grubu bırakmak zorunda kaldı, çünkü bir anda kendini yalnız iki ergenin babası olarak buluverdi. Daha sonra Mads’i bulduk, bu arada bende ayrıldığım kız arkadaşımla ilintili bir takım problemler yaşadım. En sonunda stüdyoya girebildik, ana inan bizim için oldukça sıkıntılı bir süreçti.
Şu an death yada thrash metal manyağı olarak gösterilen ve bu müziğe düşkün birçok genç insan 80’lerin ideal vizyonuna sahip görünüyorlar. Bu müziğin kardeşlik, toplulukla ilgili bir şeyler olarak adlandırıyorlar. Onların düşündüğü gibi zamanında iyi sahneler ve destekçi tavırlar var mıydı?
Death metal en iyi zamanlarını çoktan geride bıraktı, aynı şekilde thrash metalde. Geçen yıllara bakrsak şu an herşey daha iyi gözüküyor. Ama geçmişe takılıp kalmak benim için sürekli siyah beyaz film izlemek gibi.
Bizlere İskandinav ülkelerinin topluluklarını baz olarak en sevdiğin 3 albümü söyleyebilir misin?
Entombed: Clandestine.
Entombed: Left Hand Path.
Entombed: Wolverine Blues.
“Facelift” videonuzda da görüldüğü üzere dövme sanatına karşı ilgilisiniz. Şık dövmeleriniz var. Dövme yaptırırken nelere dikkat edersiniz? Kaç tane dövmeniz var ve bunlar ne tür şeyler? Dövmelerinin manası senin için önemli mi? özetlersek, sana dövmelerin hayatındaki yerini sormak istiyoruz.
18 yaşımda kaybettiğim babamın dövmesi var ve bu benim için çok özel. Bir diğeri ise Güney Afrika’da yaptırdığım bir beyaz köpek balığı dövemesi, bunu oradaki kafes dalgıçlığı maceramdan hemen sonra yaptırmıştım. Biliyorsun gençken bu tip şeylere gençken daha fazla zaman ayrırsın. Şu anda da kimi planlarım var ama ne yazık ki çok meşgulüm.
Evde boş kaldığınız zamanlarda ne yapıyorsun? Müzik dışında bir şeyler? Başka hobiler?
Internette satranç oynamak hahaha.
Şimdi klasik sorumuzu sorma zamanı.. Bizlere alkol hakkında unutulmaz bir anını anlatabilir misiniz?
11 yaşındayken babamı sızmış bir halde görmüş, onun öldüğünün düşünmüştüm ciddi ciddi. Ne mutlu ki o an bu olmamıştı zil zurna sarhoştu sadece.
Türkiye hakkında fikirlerini alabilir miyiz? İstanbul hakkında ne düşünüyorsun? Yerli topluluklarımız hakkında neler biliyorsun? Buraya geleceksiniz değil mi?
Türkiye’de iki kez bulundum. Bu ziyaretlerimde Efes ve Alanya’yı gezdim, oralar gerçekten etkileyici yerler. Gelecek planlarımda bir İstanbul ziyareti de var. Başkentinizde de benim ilgimi çeken pek çok yer mevcut. Türkiye ilgimi çekiyor çünkü tarihe her zaman meraklı oldum.
Rock Vault Webzine hakkında fikirlerini alabilirsek memnun oluruz. Yanıtların için teşekkür ediyoruz. Sana ve arkadaşlarına başarılar diliyoruz, saygılar!!
Oldukça beğendim adamım!! Gruba ilgin için teşekkürler. En kısa zamanda bir Türkiye konseri yapmayı umut ediyoruz. Bu cool sorular ve röportaj için teşşekkürler. Oradaki herkese selamlar!
Anders