İstanbul'dan Berlin'e selamlar! Umarım orada her şey yolundadır. Yeni albümünüz şu an raflarda yerini aldı. Bize şarkı yazımı ve kayıt sürecini anlatır mısınız?
Berlin’den selamlar! Albüm sonunda çıktığı için çok heyecanlıyız. Şarkı yazımı ben ve Linnéa için çok kolaydı, zira ikimizde aynı müzikal arka plana sahibiz ve nasıl bir müzik yaratmak istediğimizi biliyoruz. Genelde Linnéa bir rif ile gelir ve ben melodileri, peşinden de sözleri yazarım. Şarkıları beraber aranje eder ve düzenleriz. Simon bas gitar çalmasının yanında pek çok harika fikir ile gelir. O aynı zamanda harika bir gitarist ve onun katkıları bizim için çok önemli. Albümü geçen Stockholm’da bulunan Cobra Stüdyoları'nda kaydettik. Genelde canlı kayıt yaptık ve çıkan işleri eski kasetlere kaydettik. Eski okul klasik hard rock ve heavy metal albümlerinin prodüksiyonuna hayranız ve o çiğ, organik havayı vermek istedik. Bu şekilde müzikler son derece saf, dürüst ve kalpten. Bu stüdyoyu In Solitude önerdi, onlarda son albümlerini orada kaydetmiş.
Şarkı sözlerinde neler anlatıyorsunuz? Albümden beklentileriniz nedir?
Sex & Drugs & Rock & Roll bizim yaşam formülümüz ve tabii ki ölümle olan ruhani ilişkinin yanında şarkı sözlerimizin en önemli esin kaynağı. Bu albüm ile gurur duyuyorum ve bu albüm hayatta nerede olduğum ve nereye gideceğime dair önemli bir köşe taşı. Ne mutlu ki albüm şu ana dek son derece güzel tepkiler alıyor.
Albümden çıkış parçası "All Must Die" Youtube’de yayınlandıktan hemen sonra yüksek izlenme oranına ulaştı. Bu konuda neler söyleyeceksiniz?
"All Must Die" ilk yayınladığımız parça ve grubun tarzını son derece iyi özetliyor. Şarkı sert rifler ile iyice dövüyor, ortada Lucifer’a kutlama niyetinde melodik kısım var. Bu şarkı benim için bir ilahi ya da bir dua gibi…
The Oath nasıl kuruldu? Öncesinde çaldığınız gruplar nelerdi ve şu an grupta kimler var?
The Oath, 2012’de ben ve orijinal baterist Vincent Wager tarafından kuruldu. İkimizde 20 yıldır müzikle haşır neşiriz. 90’ların başından bu yana ağırlıklı death ve black metal olmak üzere farklı tarzlarda gruplarda çaldık. Linnéa Olsson ve Simon Bouteloup’un bize katılması ile The Oath doğdu. Derken Simon Berlin’deki grubu Kadavar’a zaman ayırmak için ayrıldı ve Vincent’ın yerine (Angel Witch) Andy Prestridge geldi. Son durumda ben ve Linnéa grubun ana bestecileriyiz.
The Oath’u kurarken hedefleriniz neydi? Müzikal hedefleriniz yanında başka hedefleriniz var mıydı?
Amacımız hard rock ve heavy metal çalarak rock & roll tanrılarına saygılarımızı sunmak. Bizler tutkulu müzik dinleyicileriyiz...
Sence heavy/doom metal dinleyenler dünyaya "normal" olarak kabul edilen insanlardan daha mı farklı bakıyor? Dünyaya bakış bir ideoloji ya da sanat akımı etrafında mı kökleşiyor? Sence müzisyenin ideolojisi ve dünyaya bakışı ürettiği müziği ne kadar etkiler?
Sanatın bakışın ile şekillenir. Ve müzisyenlerde tüm sanatçılar gibi olayları kendine has algı süzgeçlerinden geçirir ve özellikle içindeki karanlığı bulanlar kendi felsefelerini yaratır. Böylece sıradanlıktan kurtulursun. Pek çok müzisyenin duygusal ve düşünsel baskılar altında ezilmesinin sebebi de bu.
Bir şarkıyı nasıl tasarlıyorsunuz? Önce bir rifle mi başlıyor her şey? Ya da ilk fikirler, hisler ile mi oluşuyor?
İlk soruda da anlattığım gibi ilk olarak rif ile başlıyoruz, ben üzerine tonu ayarlayıp melodileri ve şarkı sözlerini yazıyorum. Şarkı sözleri ise genelde o anki hislerimize göre dökülüyor. Eski gruplarımda bir fikir ya da konsept üzerine de şarkılar yazdım tabi… Şarkının tohumu olacak şey sana farklı formlarda gelebilir, geriye kalan bulmacanın parçalarını tamamlamak.
Bu arada Rise Above Records ile yaptığınız anlaşma için tebrikler. Eminim bu birliktelik grubu ileri taşıyacak...
Başka firmalardan da teklif aldık ama bence bize en uygun yer Rise Above idi. Onların müziğe olan tutkusu ve kendilerini adayışlarını seviyorum. Tutku benim için hayatta her şeyin merkezinde.
Metal grubunda olmanın zorlukları nedir? Yeni çalmaya başlayacak genç müzisyenlere ne önerirsiniz?
Benim gözümde bir zorluk yok. İçinde o ateş yanıyor ise zaten hayatta başka bir şey istemeyeceksin!
Müzik dışında zamanınızı nasıl geçiriyorsunuz?
Berlin’de konser organizasyonları yapan büyük bir firmada çalışıyorum. Bunun yanında KILL EM ALL CLUB adında düzenlediğim eski okul heavy metal partileri için gruplar dinliyorum. Sözün özü hayatımdaki her şey müziğe çıkıyor.
Gördüğüm kadarıyla eklektik bir müzik zevkine sahipsin. Bu aralar dinlediğin ve çıkışını beklediğin albümler nedir?
Doğru, metal müziğin dışında tarzlarda da müzik dinliyorum. Bu sıralar heavy/rock ve 70’lere sardım. The Oath müziğinde duyduklarınız gelecek projelere de esin kaynağı olacak. Müzik her zaman bir yolculuk.
Favori Alman grubunuz kim?
70’lerdeki Scorpions ve bazı kraut rock parçalarını ayrı seviyorum.
Türkiye hakkında neler biliyorsunuz? Buraya geldiniz mi? Sizi burada izleme şansımız nedir?
Ne yazık ki orada henüz çalamadık ama ben 2 yıl önce Antalya’ya gelmiştim, hatta biraz daha güneye devam ettim. Harika bir ülke ve kültür! Orayı çok sevdim. En çok oraların uhrevi havasını sevdim, ilk defa bir camiye Türkiye’de girdim. İstanbul ziyaret listemde ve Türkiye’de çalmayı kesinlikle çok isteriz.
Rock Vault Zine’i nasıl buldunuz? Müzisyen gözü ile neler söyleyebilirsiniz?
Tam sevdiğim tarzda, ama maalesef Türkçe bilmiyorum ha ha! İyi işlerinize devam edin lütfen!
Değerli cevaplarınız için teşekkür ederiz. Son sözleriniz?
Teşekkür ederim. Vahşi ve tehlikeli kalmaya devam edin!
BAĞLANTI NOKTALARI:
www.theoath.bandcamp.com
www.facebook.com/THEOATHOFFICIAL
www.riseaboverecords.com/store/the-oath