Rock Vault: Merhaba Ralph! Umarım senin adına her şey yolundadır. Şu sıralar nelerle uğraşıyorsun?
RALPH SANTOLLA : Öncelikli olarak yeni Obituary EP’si ve yaz festivalleri için provalara devam ediyorum. Bunun yanında Steve DiGiorgio ve çok ünlü bir vokal ile kurduğumuz grubumuz Ex Cathedra ve kendi gitar albümüm adına çalışmalarım devam etmekte.
Bugünkü death metal sahnesi hakkındaki görüşlerin nedir? Başından beri Florida sahnesinin içinde yer alıyorsun; bunun yanında doksanların ikinci yarısından beri İsveç sahnesi de önemli yol katteti…
Dürüst olmak gerekirse kendimi herhangi bir tarza ya da ekole ait hissetmiyorum dostum. Şu an bu röportajı yazarken bile arka fonda ABBA’dan Carcass’a onlarca grup çalıyor; kısacası her tür müziği seviyorum. İşin Florida kısmına gelirsek eğer örneğin dışarıda bir barda ya da başka yerde Pat O'Brien’ı
bir yerde görünce “CANNIBAL CORPSE, BRUTAL!!!!!!!!” çığlıkları yerine onla oturup bira içmeyi, takılmayı düşünüyorum. İsveç death metali için bir şeyler
söylemek gerekirse Visceral Bleeding tayfası piyasada tanıdığım en cool adamlardan diyebilirim.
Deicide ve Obituary ile yaptığınız işlerle pek çok metal dinleyicisini etkilediniz. Bu dev isimlerin tarzına çok önemli katkılar yaptınız. Bu pek çok gitaristin yapamadığı bir şey ve ben bunun karakteriniz ile ilgili olduğunu düşünüyorum. Bu konuda siz ne dersiniz?
Tanrı’nın bana verdiği yeteneği olacak en iyi şekilde kullanmaya çalışıyorum. Radikal bir değişim yapma peşinde değilim, sadece olacak en hisli şekilde çalmayı amaçladım.
Amerika içinden ve Avrupa’dan takip ettiğiniz gruplar kimler?
Alabama Thunderpussy, Soilwork, COB, Orange Goblin, Arch Enemy ve daha onlarca grup. çok fazla isim dinliyorum ve onları isim isim saymak inan zor bir
süreç benim için.
"Shaolin Monks In The Temple Of Metal" ve onu takip edecek çalışmanız "Requiem For Hope" için neler söyleyeceksiniz ? Solo kariyerinizi nasıl görüyorsunuz?
İlk albümüm bir albümden çok demoların kolleksiyonu gibi. Bu albüm beni o zaman çok etkilemiş ve büyülmişti, hala da büyülüyor. İnsanlar aradan yıllar geçmesine rağmen hala bana bu albümü soruyorlar. Bana kalırsa insanların sürekli bu albümü soruyor olmalarının nedeni aptal sololar ile dolu gitarist albümünden çok daha fazlasını içermesi. “Requiem…” için şu anda bir şey
söylemem yanlış olur; çünkü henüz bu albümü kaydetmedim bile. Yeni albümü Steve DiGiorgio ve Janne Warman ile kaydediyoruz ve emin olun bun albümde prodüksiyon çok daha iyi olacak. Bunun yanında albüme dair "Aida's Song" isimli
parçayı MySpace sayfamdan dinleyebilirsiniz.
Florida death metalinin yazılı olmayan tüm kurallarını "The Stench Of Redemption" yerle bir ettiğinizi
düşünüyorum. Uzun ve melodik sololar death metalde çok fazla yer almazken bu albüm uzun uzadıya dahiyane gitar soloları ile doluydu ve müthişti (albüme 10 üzerinden 10 verip editörümüzle gırtlak gırtlağa geldiğimizi de ekleme gerek)!
Teşekkür ederim. Gerçekten de bu albüm kariyerimin en iyi işlerinden biri. Albüm hazırlık aşamaları benim için son derece zorluydu. Bu albüm çok duygulu sololar içeriyor; albüm kayıtları ve turne aşamalarında romantik döneme ait eserler dinlemiştim ve hepsi parçalara farklı şekilde yansıdı.
Deicide’a geri döndüğünüze dair söylentiler ilk çıktığında neler hissetiniz?
Bunlar temelsiz söylentiler değil. Biz hala çok iyi arkadaşlarız. Daha bu akşam Jack’i hava alanından aldım ve beraber içmeye gittik. Obituary turnelerinden fırsat buldukça Deicide ile birkaç konser yapacağız ve bunu da ilk siz duyuyorsunuz!!
Obituary maceranız nasıl başladı? "Xecutioner's Return" den memnun musunuz? Obituary müziğinde herhangi bir değişiklik düşünüyor musunuz? Grup her ne kadar mükemmel tınılara sahip olsa da AC/DC gibi kemikleşmiş bir müzikal yapıya sahip.
John Tardy’nin evinde takılıyorduk. Ben, John ve Donald beraber çalışmaya başladı. Onlar bir gitarist bende çalışacak bir grup arıyordum. Grupta çok keyifli zaman geçiriyorum, The Obi tayfası inanılmaz insanlar. Tekrar belirtmek isterim ki bir grubu ya da tarzını değiştirmek gibi bir iddiam hiç bir zaman olmadı; sadece çıkıp gitarımı çalıyorum.
Seni en çok etkileyen konser ya da festival hangisiydi?
Waldrock festivalinde Trevor ve ben tarafından tüketilen bira beni gerçekten çok etkilemişti...
Uli Jon Roth, Michael Schenker ve Mattias Jabs. Bu efsane isimlere duyduğunuz saygıyı biliyorum. Yeni Scorpions albümünü dinlediniz mi? 70’ler ve 80’lerin başındaki efsane albümleri ile kıyaslanmasa da bence son derece iyi bir geri dönüş söz konusu.
Yeni albümü henüz dinlemedim. Ama “Love at First Sting” de dahil olmak üzere o zamana dek çıkardıkları tüm albümlere taparım. İnanılmaz bir grup. “Lovedrive” benim en sevdiğim beş albümden biridir. Schenker benim kahramanım, gitar çalma sebebim ve umarım bir gün onun kadar iyi gitar çalabilirim.
Ralph Santolla 2007 yılında neler dinledi?
Hank III, The Highwaymen, Soilwork, Dark Tranquility, Amy Winehouse, Outlaws, Sknyrd, kd Lang, Buckcherry, Cheap Trick, Stone, Priest, ELO ve çokça Itzhak Perlman, bunun yanında sayamayacağım çok fazla isim listeme konuk oldu.
İyi bir müzisyen iyi bir dinleyici olmak zorunda mıdır? Birilerinden etkilenmeden insanları etkilemek mümkün mü?
Bu konuda tek söyleyebileceğim şu. Tanıdığım pek çok iyi müzisyen ki emin olun çok fazla tanıyorum çok ama çok değişik tarzlarda çok fazla isim dinliyor.
MySpace sayfanızı gezidiğimizde en iyi arkadaş listenizde tanıdık bir isim göze çarpıyor… Jack Owen. İkinizin son derece eğlenceli bir dostluğu var gibi. Grup pozlarından tanıdığımız sinirli ve sert bakışlı brutal adamın yerin yeller esiyor. Bize ona dair neler anlatabilirsiniz?
HAHA!! BRUTAL??????? JACK????????? Adamım emin ol sana o herifi anlatamam. O tamamiyle kendine özgü bir karakter. O sahip olduğum en iyi
arkadaşlardan biri ve hayatımın her aşamasında bana yardımcı oldu. çok fazla insanın onun kişiliğini, gerçek yüzünü anlamadığını düşünüyorum ve eminim o
işlerin böyle yürümesini istiyor. Onun kendine özgü bir mizah anlayışı var ve pek çok insan bunu anlamıyor. Sana Jack’e dair günler boyu hikayeler anlatabilirim. Mesela biz birgün Kore’de çalarken son derece geveze ve aptal bir muhabire denk geldik. Kız susmak bilmiyordu ve daha da kötüsü İngilizesi berbattı. Jack’e döndü ve “Florida’ya geldiğimde sana uğrarım ve beraber Disneyland’e gideriz” dedi. Pası kaçırmayan Jack anında dönüp “Harika, bende seni portakal koruluğuna gömerim; seni kimse bulamaz ve hepimiz kafamızı dinleriz" dedi. Kızın yanıtı unutulmazdı “Tabi
ki !! Eminim çok eğlenceli olacak”. Ne denebilir ki?
Tampa’da gitar dersleri verdiğiniz biliyoruz. Eric Hoffman (eski Deicide) ve Mike Davis (Nocturnus) gibi isimler öğrencileriniz arasında saylıyor. Bu söylentiler doğru mu? Bize öğrencilerinizden bahseder misiniz?
Pek çok insana ders verdim. Eric’e gamlar ve ölçülerin yanında stüdyoda kullanacağı bir kaç numara göstermiştim. Abartılacak şeyler değil açıkçası. Ben
bile hala gitar dersleri alıyorum. John Li isimli 19 yaşında bir öğrencim var. Ona 14 yaşında ders vermeye başladım. 17 yaşındayken Steve Vai ile aynı sahneyi
paylaştı. Kesinlikle inanılmaz biri. Steve Asheim'ın yeni grubu Order Of Ennead’de gitarlar ona emanet ve eminim çok büyük bir gitarist olacak.
80’lerdeki altın yılların ardından gitar kahramanı kavramı ve uzun uzadıya klavye yakarcasına atıların sololar günümüzde önemini yitirdi. Bu konuda iyi bir gitarist olmanın yanında bir gitar eğitmeni olan sizin düşünceleriniz nedir?
Bu tip kavramlar benim için hiç birşey ifade etmiyor; etmedi de. Başka insanların yaptıklarını; ya da bu dönem neyin moda neyin demode olduğunu umursamıyorum. Düşündüğüm tek şey yaptığım işi en iyi şekilde yapmak.
Gitara yeni başlayanlara vereceğiniz tavsiyeler neler?
Gün içinde çaldıklarınızı muhakkak kaydedin ve hergün sonunda dinleyin. Bu Yngwie’den öğrendiğim bir hile. Emin olun bu metod harikalar yaratıyor; hiç bir
şey insanın kendi kendini düzeltmesi kadar başarılı değildir.
İtalyan sahnesini takip ediyor musunuz? Bize tavsiye edeceğiniz İtalyan müzisyenler kimler?
Adamım ben Tampa, Florida’da yaşıyorum. İtalya adına takip ettiğim tek sahne yemek ve şarap sahnesi. Makarna ve ızgaralar!! WOO!
Dünya mutfağı ve yerel içkiler ile aranız nasıl? Bunun yanında unutulmaz bir içki anınızı merak ediyoruz.
Evet! Yemeye ve içmeye bayılıyorum. Her çeşit ve her ülkeden !! Hint mutfağı benim favorim ve hint yemeği hazırlamayı da çok seviyorum. Trevor Peres ile haftada birkaç kez bu konuda telefon görüşmesi yapıyoruz; ve diyalog her zaman şu şekilde başlıyor: "adamım geçen gece ızgarada ne pişridiğime inanamayacaksın, bak şimdi…” En favori içki anımı sorarsan o kadar çok ki… İlk
aklıma geleni paylaşayım. COB tayfası Hate Crew’daki Finlandiya dışındaki tek adam olarak beni belirlemişti; Alexi kafamın üzerinde dolu dolu duran bir bardak vodkayı içmemi sağladı ve emin ol bu düşündüğünden daha zor bir deneyim Obi ile Ocak ayında turlauan Avatar tayfası bize çok özenmişti. Kabul etmeliyim hepsi genç ve sıkı çocuklardı; ama gitaristi kuliste benle likör konusunda yarışmaya başladı. Sonuç onlar adına berbat bir şovdu.
Türkiye hakkında neler söyleyeceksiniz? Daha önce bir Türk grubu dinleme şansınız oldu mu?
Sebastian Bach ile turlarken İstanbul ve Ankara’da çalma fırsatı bulmuştum. 8 Aralık’ta yani doğum günümde Ankara’da sahnedeydim, Dimebag’in vurulduğu gece… Türkiye mükemmel bir ülke ve herhangi bir sebeple tekrar orda çalmak için sabırsızlanıyorum.