Türk metal tarihinin en nevi şahsına münhasır kavramı bence “dönem albümleri” dir. 80’lerin ilk yarısı diyince benim aklıma her zaman Whisky klasiği “Babanne” gelir; 90’lı yılların karşılığı ise Dr Skull “Rools for Fools” ve Metalium başyapıtı “Suffer” dır. False in Truth 14 yıllık kariyer özeti “Denial of Facts” de aynı şekilde bir dönem albümü bana göre. 90’ların ortasında başlayan Türk rock tarihinin kolajı gibi adeta.
“Denial of Facts” ilk olarak sizleri sunumuyla vuracak bir çalışma. Kapakta Mazhar Bilgiç’in son derece özenli işçiliği mevcut. İç kapağı ise adeta grubun altıncı adamı olan Arzu Ay Erdovan üstlenmiş. İç kapakta “...for old fans” adı altında eski False in Truth logosunu görmek son derece sevindirici.
Müzikal anlamda albümü göz atarsak bizi karşılayacak parça thrash ve modern metal etkileşimli “Social Lies”. Malumunuz kariyerine death metal olarak başlayan False in Truth uzun zamandır thrash metal ile dirsek temasında yeni, melodik bir sounda yelken açmakta. “Social Lies” ın ikinci yarısı gerçekten oldukça yıkıcı ve güçlü. Başarılı gitar riff ve melodileri ile Orçun ve Toygun adeta parçayı uçuruyor. “False Beliefs” F.I.T konserlerinin demirbaş şarkılarındandı, yeni ve güçlü kaydı ile bir kat daha vurucu olmuş. “Lost” albüm kayıtlarının tamamlanmasının hemen akabinde grubun resmi Myspace sayfasında yıllarca “albüm, albüm” nidaları ile kendilerini perişan eden hayranların ağzına bir parmak bal çalmak adına konulmuştu. Yeni dönem dinamik gitar rifflerine dayalı, thrash metal etkilerini müziğine yedirmekten kaçınmayan yeni False in Truth soundunun ilk örneği olması sebebiyle ayrıca öneme sahip. Fatih’in gümbür gümbür bass gitarına ayrıca dikkat!
İçinde bulunduğumuz günlerde ayrıca manidar olan çalışma “Puppets in the Sand” oldukça öfke dolu. Toygar Naiboğlu belli ki A.B.D hükümetine ve onun yalanlarına çok sinirlenmiş. Yeni düzenlemelerde oryantal etkileşimli kimi gitar geçişleri, ve şarkısının dokusunu bozmayacak gitar solo ilavesi ile modern bir hava yakalanmış. “Wake Me” albümdeki en hızlı çalışma; özgür’ün baterideki performansı dikkat çekici. Hemen takipçisi gelen çalışma ise “Never Again” . Yıllar yılı konserden konsere dinlediğim; tadı damağımda kalan parçayı her istediğimde CD’den dinleyebilmek False macerasının 11 yılına tanıklık etmiş benim adıma çok önemli. (gülmeyin öyle ) False konserlerinden bahsetmişken sıradaki parça kariyerin ilk dönemlerinden beri konserlerde dönen pogonun asli sorunmlusu “Death Side Story”. “Wasted World” kritiğin başında belirttiğim modern etkilenimleri en yoğun hissedildiği parçalardan, ilk başta kulaklar yadırgasa da sonrasında albümün vazgeçilmezlerinden oluyor.
Yaklaşık bir senedir konserlerde çalınıp bir nevi kitlenin benimsemesine sunulan “Deathwish” dur kalkları ve gitar oyunları ile son derece keyif verici.Grup albümü eski gitaristlerinden Alper Yürekoğlu’nun bestesi “Faction” ile yapıyor. Gitar soloları parçadaki en öenmli artı. Zor şartlarda kaydedilmesine rağmen son derece güçlü bir sound ile karşımızda False in Truth, her şey bir yana 14 yılın; sayısız konserin, toplanmanın, kavganın hikayesi var bu albümde. Ucundan da olsa bu zamanlara ya da sihre katıldıysanız zaten benim size albümün yaşatacaklarını tarif etmeme gerek yok; dahil olmak istiyorsanız da albümü CD playerınıza takıp o enfes bookleti okumanız yeterli!