ROCK VAULT: Rock Vault olarak öncelikle Element'i selamlıyoruz. Element elemanları günlük hayatında ne gibi işler yapıyor? Sanırım sizlerde sadece müzik yaparak para kazanan nadir kesimden değilsiniz.
ELEMENT @ Rock Vault: Element’ten de Rock Vault’a selamlar. Bizde müzikten para kazanarak hayatımızı kazanmayı çok isterdik ama istediğimiz müziği tavizsiz yapıp da hayatını sürdürecek kadar para kazanmak çok zor. Hepimizin de ailesi olduğunuz düşünürsek.. Element elemanlarının günlük işlerine gelirsek; Tufan ve İsmail, inşaat mühendisi ve kendilerine ait şirketleri var. Kıvanç işletme mühendisi ve özel bir şirketin pazarlama ve satış müdürü. Erhan da metalurji mühendisi, o da özel bir şirketin lojistik ve ihracat yöneticisi. Cem ise bir bilgisayar sistemleri şirketinde idari işler müdürü.
20 yaş civarları rock, heavy metal icra etmek isteyen yeni toplulukluların boy boy piyasaya çıkmasına ülke olarak aşinayız. Sizin grupça çekilmiş fotoğrafınızı gördükten sonra bu bahsettiğim şeylerin tam tersini gördüm ve aklımda ilk olarak şu soru ışığı yandı. Bu müzisyenler Element'ten önce hangi isimler altında ne tarz şeyler çalıyordu da bizler görmedik?
Element’ten önce Runaway vardı. Runaway bir cover grubuydu. çok uzun yıllar, özellikle Caravan başta olmak üzere birçok barda sahne aldı. Runaway’den önce İsmail ve Tufan, Export’ta çalıyorlardı. Export, halen bahsedilen meşhur “Erotik Düşler” albümünü yayınlamıştı 94 yılında. Kıvanç ve Erhan çeşitli guruplarla çalıştılar. Cem ise aktif olarak Keops ve Tears’la çalıştı. Eğer bu grupları görmeyen yada duymayan varsa onlar yaşça bizlerden çok küçük arkadaşlardır ve emin olsunlar ki çok şey kaçırmışlar..
Neredeyse tamamınız İstanbul Teknik üniversitesi'nden mezun olmak üzere eğitimli müzisyenlerden oluşuyorsunuz. Türkiye'de çaldığınız tarzlar sizce neden sadece üniversite gençliğinin eğlencesinden öteye gidemiyor? Neden müziğin kapılarını üniversitelerde sonuna kadar açamıyoruz? Sizin bu konuda görmek istedikleriniz nelerdir?
Aslında bir grup oluşturabilmek, müzikle uğraşan size yakın düşüncede insanlar ile tanışabilmek için üniversiteler uygun ortamlar. Ancak genelde rock müzik sadece üniversite gençliğinin eğlencesi değil. Gerçekten bu müziği hakkını vererek yapan grupların konserlerinde her yaştan seyirci bulabilirsiniz. üniversite kapılarının müziğe açılmaması konusunda da - ki şu anda birçok üniversite çeşitli müzik festivalleri yapıyor, yapmayanlar için - öğrencilerle üniversite yönetimleri arasında iletişim eksikliği olduğunu düşünüyoruz.
Dinleyicilerinize her şekilde rahatça ulaşabilmek adına birçok site kurmuşsunuz. Daha ilk adımınızdan belli olduğuna göre ne olursa olsun seyirciyle aranızda mesafe koymayacaksınız, yanılıyor muyum? Fun club'ınız bile düşünülmüş..
Müzik, dinleyicisi olmazsa neye benzer ki? Tabii ki dinleyiciler bizim için çok önemli, özellikle sahnede insanın kendisini çok daha iyi hissetmesine, daha fazla motive olmasına neden oluyorlar. Ayrıca yaptıkları yorumlar ve tavsiyeleri de devamlı dikkate almak zorundasınız. Dinleyiciyle araya mesafe koymak kadar saçma bir şey olamaz. Dinleyiciniz yoksa siz de yoksunuz demektir.
Sahne ve konser programlarına yeni başladınız. Nasıl bir performans grubusunuz? Performansınızı geliştirmek için neler yapıyorsunuz?
Performans geliştirmenin tek yolu hem grup olarak hem de bireysel olarak bol miktarda çalışmaktır. Ayrıca sürekli müzik dinlemek de kulak performansınızı arttırır. Ancak şu da bir gerçek ki sahneden verdiğiniz enerji eğer seyirciden geri size dönüyorsa bu alışveriş katlanarak büyür ve en iyi performans da bu şekilde çıkar.
Element'i diğer tüm gruplardan ayıran en önemli fark ne olabilir?
Güncel rock müzik piyasasında yer tutan gruplara göre daha sert ve 80’ler ayarında hard - heavy arası müzik yapıyor olmamız bizi biraz ayırıyor. Bizim için önemli olan ve müziğimizi şekillendiren şeyler sert hava, melodik parçalar ve her enstrümanın kendine ayrı ayrı müziğin içinde yer bulabilmesi için gerekli teknik hâkimiyet.
Müziğinizi kime dinlettirdiysem bana Iron Maiden'a yakın olduğunuz söylendi. Bu iyi midir kötü müdür tartışıladursun ben sizin etkilendiğiniz müzisyenlerin isimlerini alacağım.
“Cehennem” isimli parçamızın giriş kısmını dinleyenler Iron Maiden’dan etkilendiğimizi söylüyorlar ama albümün genelini dinlediğinizde tam olarak böyle bir şey söylenemez. Biz 80’lerin dev isimlerini dinleyerek büyüdük tabii ki sevdiğimiz gruplara yakın bir şeyler üretmeye çalışıyoruz. Ortak beğendiğimiz gruplar arasında Black Sabbath, Dio, Rainbow, Deep Purple, Helloween, Iron Maiden, Savatage, Queensryche, Judas Priest, Whitesnake vs. böyle gider..
Yaptığınız müziği Türkçe olarak dinleyebilmek hoş. Hep bu tarz bir şeyi yapmak için mi çalıştınız? Böylesine bir açık görerek mi tuğlalarınızı ördünüz? Yoksa siz her zaman bu tip şeyler içinde miydiniz?
Türkiye’de rock müzik Türkçe mi olmalı İngilizce mi tartışması yıllardır yapılır, kimse net cevap bulamamıştır. Bu biraz neyi nasıl vermek istediğinize bağlı, biz albümün tamamını demo aşamasında İngilizce yapıp bir süre kendi kendimize dinledik durduk, daha sonra bir-iki parçada Türkçe’yi denedik ve dinleyiciye daha kolay ulaşacağımızı düşünerek tamamen Türkçeye döndük.
Element'in müzikal vizyonunu bana özetleyebilir misiniz? Ne kadar müddet sahnelerin tozunu atmayı düşünüyorsunuz, karşılaştığınız dinleyicilerin size karşı bakış açısı ne oldu? Olumsuz eleştirilere hiç maruz kaldınız mı?
Element tarz olarak yaptığı müzikten memnun bir grup, bir sonraki albümde ufak tefek değişiklikler olsa da genel anlamda müzikal yaklaşım aynı olacak gibi. Grubun genel vizyonu bu tarz müzik yaparak kendine sadık bir dinleyici kitlesi oluşturabilmek. Sahne bizim beslendiğimiz yer, her fırsatta ve her şartta kendimizi seyirci önüne atmaya bakıyoruz. Dinleyicilerden gelen genel yaklaşım, bu dönemde bu tarz bir albüm yaptığımız için takdir görmek oldu, çoğunlukla yapıcı eleştiriler alıyoruz, genel anlamda olumsuz bir eleştiri almadık.
İlk albümünüzün kaydı için Serdar öztop'u seçme sebebiniz neydi? Aynı zamanda gitaristiniz olan Tufan Yağmurdereli'nin mastering aşamalarını nasıl buldunuz?
Serdar, Export zamanından albüm kayıtlarında beraber çalıştığımız ve müzikal tarz olarak yapmak istediklerimizi iyi anlayan bir kişi, ayrıca Tufan ile okul arkadaşı. Kendisi çok iyi bir müzisyen ve onunla beraber çalışmaktan keyif alıyoruz. Genel anlamda albüm sound ve mastering olarak hepimizi tatmin etti.
Albüm kapağınızın anlamı üzerine neler söyleyebilirsiniz? Bizlere 'sizin gözünüzde' anlatmak istediği nedir ve bu fikir kimden çıktı?
Albüm kapağı epey ilgi çekiyor, bizim için önemli olan merak uyandıran, tedirgin edici ve dikkat çekici olması idi. Grubu tanımayan biri kapağa bakarak ne tarz müzik olabileceğine dair ipuçları alsın istedik. Bu da bir Cehennem yorumu, aslında herkes kendi cehennemini yaşar gibi bir yaklaşım var.
"Cehennem" bizlere ne vaat ediyor? Albümü satın alan dinleyicilerin rahatlıkla farkına varabileceği ve fark ettiği anda kendinde bir şeyler bulacağına kesin gözüyle baktığınız öğeleri nelerdir?
Albüm, hard’n heavy müzik yapmak isteyen ve bunun için taviz vermeden ve fedakârlık yaparak çalışan bir grubun samimiyetini vaat değil garanti ediyor. Albümü dinleyenler bunun ilk anda farkına varacaklar, üstüne de güzel parçalar, sert gitarlar, karşılıklı sololar.. Daha ne olsun!
Yaptığınız işleri yurt dışına götürmeyi planlıyor musunuz? Eğer böyle bir planınız varsa buna ne zaman hazır olacaksınız?
Bu apayrı bir emek ve enerji isteyen bir çalışma. Albümde bonus olarak görülen iki parçanın İngilizce versiyonu biraz da bu amaçla konuldu aslında. Şu aşamada en kolay yol internet üzerinden yürümek, biz de öyle yapıyoruz.
İcra ettiğiniz tarzı yurt dışında yapan diğer topluluklarla kendinizi bir görüyor musunuz?
Genel fark şu aslında; Türkiye’de bu tarz için ekonomik pasta çok küçük, dolayısı ile buradan alabileceğiniz pay sizin yaşam tarzınızı finanse edemez. Dolayısı ile herkesin asıl geçim kaynağı olan bir işi var, bu da müziğe ayırmanız gereken zamanın azalması demek. Yani aramızdaki en büyük fark müziğimizi işimiz olarak yapamamamız.
Son dönemlerde Türk piyasasında sizleri en çok sevindiren ve en çok üzen olay ne oldu?
Rock müziğin genel müzik piyasası içindeki yükselişi bizi sevindiriyor, satanist müziğinden ‘eurovizyon’a rockçılar gitsin’ e geldik. Ancak bu yükselişle beraber gerçek anlamda rock olmayan müziklerin de bu etiket altına girmeye çalışmalarına üzülüyoruz.
Sizin gözünüzde kimler gerçek müzik dinleyicisidir kimler kuru kalabalıktır? "Ci, Cu" takılarını üzerine almayı marifet bilen ve bunu yalnızca doğu ülkelerinde "dinleyicilere" yapıştırılan bir sıfat olduğunu bilmeden hala kullanmaya devam eden dinleyicinin ne kadarından hayır bekliyorsunuz? Sizin hep karşınızda görmek istediğiniz dinleyici profili nasıl olmalıdır?
Seyirci dediğiniz zaman çok geniş ve birbirinden çok farklı insanlardan oluşan bir topluluktan bahsediyoruz. Bu insanlar ortak paydalarına sizi koyarak bir araya geliyorlar. Bunun içinde son derce bilinçli hatta profesyonel seyirci olduğu gibi bir aidiyet ve kimlik edinme adına bu müziği dinleyen de var. Yaş, sosyal çevre, eğitim, aile vs. etkisi de var yani çok geniş bir konu. Bizim tüm seyircilerden beklediğimiz ellerinden geldiği ve güçleri yettiği kadar rock müziği desteklemeleridir.
Adam akıllı bir geçmişi olmadan kurduğu işe yarar bağlantılar sayesinde kısa yoldan köşeyi dönmeyi hayal eden yada bunu başaran topluluklara herhangi bir mesajınız var mı?
İlişkiler, bağlantılar her yerde, iş yaşamında da, sosyal yaşamda da insanlara kısa yollar sağlayabiliyor ancak önemli olan uzun vadede yaptığınız işlerin sürekliliği ve kalitesinin devam edebilmesidir. Ancak bunu başaranlar hatırlanır.
İnternet'e müzikal anlamda olan bakış açınızı sormaya gerek duymuyorum çünkü ilk etapta önem gösterip yaptığınız şeyler gayet açık. Peki ya satışları düşen cd'ler ve bunun yerini alacak formatlar üzerine ne diyorsunuz? Gelecek Element'i yaralayacak mı yoksa teknolojik gelişmeleri ileride kendi adınıza pozitif hale getirmekten yana bir çekinceniz yok mu?
CD satışları gerçekten çok düşük ancak internetin yarattığı serbest paylaşım ortamı eskiden de kaldırım üzerinde satılan korsan kopya kasetler olarak vardı. Bunu tüm dünya müzik endüstrisi tartışıyor, biz 1 kaybediyorsak Metallica kaç kaybediyor siz hesap edin. Teknolojinin hızını ve yasal düzenlemeleri yavaşlığını göz önüne aldığınızda bunu bir avantaj olarak değerlendirmeye çalışmaktan başka yol yok, 3.000 CD satarım ama albümüm 20.000 kişinin elinde dolaşır diye düşünmeniz lazım. Dolayısı ile albümü free marketing gibi görüp onun faydasını konserlere gelecek ilave seyirci olarak görmek lazım.
Rock Vault Webzin için neler düşünüyorsunuz?
Demin söylediğimiz internetin faydalarından biri daha olarak görüyoruz. Çok başarılı bir site ve hızla büyüyerek bu alandaki referans sitelerden biri olacak bizce.
Son olarak eklemek isteyeceğiniz bir şeyler var mı? Ben son olarak şu an itibariyle gerçekleştirmeyi hedef olarak gördüğünüz şeyleri eklemenizi sizlerden isteyebilirim. Yanıtlarınız için teşekkürü borç biliyorum. Tufan, Cem, Kıvanç, İsmail ve Erhan beşlisinin müzikal hayatı için başarılı kariyerler temennisinde bulunuyorum.
Öncelikle bu fırsatı verdiğiniz için teşekkür ederiz, umarız 2008 bizim için bol konserli, müzik dolu geçer ve sizin sayfalarınıza tekrar konuk oluruz.