Magilum

Magilum

BARAN @Rock Vault : Merhabalar, Magilum cephesinde hayat nasıl gidiyor?

OĞUZ AKALIN @ MAGILUM : Teşekkür ederim. Gayet yolunda, hedeflediğimiz, istediğimiz gibi gidiyor birçok şey.Herşey değil belki ama, genel anlamda durumdan memnunuz.

İlk albümünüz Kırmızı Kar geçtiğimiz günlerde Öztop Müzik etiketi ile raflarda yerini aldı. Albüme gelen tepkilerden memnun musunuz?

Gayet beklediğimiz tepkiler geldi aslında albüme, aşırı bir patlama, büyük bir tepki beklemiyorduk zaten. Bunun yerine nispeten daha az insandan, ama çok daha samimi tepkiler aldık.Yaptığımız müzik milyonlara hitap etmeyecek, bunu biliyoruz. Ama zaman içinde de unutulup bir kenara atılmayacak.Çünkü insanlar hala özenle, hissedilerek yapılmış müzikle, düşünülüerek ve hesaplanarak yapılmış müziği ayırdedebiliyor, ne mutlu ki...

Magilum konserler konusunda kurulduğu günden beri aktif bir grup. Fakat albüm çıkışı ile beraber tanıtım konseri harici herhangi bir etkinliğe katıldığınızı okumadım. Yeni dönem konser planlarını bizimle paylaşır mısınız?

En yakın tarihte İstanbul Rock Fest. dahilinde İTÜ maslak kampüsünde çalıyoruz.14 nisan salı akşamı saat 21:00 gibi sahnede olacağız; bizden sonra da prodüktörümüz Serdar ÖZTOP sahne alacak.Daha sonra da 26 nisan'da Konya Selçuk Üni.de çalacağız. Görüştüğümüz başka konserler de var ama henüz kesinleşmedikleri için bahsetmeyeyim şimdilik.

Magilum kuruluşundan beri değişim ve gelişim içinde olan bir grup. Kuruluş zamanında Death, black metal etkinlenimli brutal vokalli doom metal soundun ağır tempolu ama insanı yakalayan daha ana akım rock soundunda yolculukta sizleri besleyen temel gruplar kim?

Bu konuyu sadece metal/rock gruplarıyla sınırlandırmamalı. Metal harici de çok farklı şeyler dinliyorum. Hatta okuduklarımdan, izlediklerimden de etkileniyorum "bir gruptan beslenmek” diye bir şey söz konusu değil, o şekilde müzik yapmak da mümkün değil. Müziğin üretimi tamamen şahsi heyecanlara veya kaygılara dayanıyor, kendi adıma konuşmak gerekirse. Ayrıca Magilum'un tarz değiştirdiğini pek düşünmüyorum, sadece Türkçe konuşmaya başladı, sanırım...


Tarz değişimleri yaparken genelde müzisyenler olumsuz tepkilerden çekinir, Türkçe sözlü rock müzik ise hala ciddi bir tabu ülkemizde. Tüm bu değişikliklerde hayran tepkisini göze almadığınız aşikar. Merak ettiğim aldığınız en ilginç tepki ne idi?


Sanırım en ilginç tepkilerden biri facebook'ta sağolsun bir "ağır metalci" arkadaşın yorumuyla başlayan polemik.Arkadaş klasik bir yorumla, sert müzikten "cıvık rock"a geçen bir gruba yapıldığı üzere yeni klibimizi (Kırmızı Kar'ı) eleştirerek acilen Dorock gibi bir yerde (ki Dorock gibi başka bir yer de kalmadı bir yandan,) konser vererek bu yumuşamış imajımızı düzeltmemizi salık vermişti:) Ama sonra işin tadı o kadar kaçtı, tartışma o kadar mahalle kavgasına döndü ki "ver ulan msn'ini!" "al,al, delikanlıysan yazarsın" falan gibi mesajlarla doldu sayfa..Baştan bayağı bi eğlendik ama sonra tatsızlaştı muhabbet. Ha bir de yön fm'de pena programının konuğuyken gene 4 civarı arayan bir dinleyici sağolsun bizi greyfurt'a benzetti Mandalina ve portakalın yanında greyfurtun özel oluşuna atfen yaptığı bu samimi benzetme de o saatte uykumuzu açıp bizi çok eğlendirmişti, kendisi bu röportajı okuyorsa çok içten teşekkür ediyorum ona Sağolsun..

Oğuz ve Serhat Dimness Through Infinity'de yer alıyordu. Bu grup şu anda faal mi? İkinci kuşak doom metal ülkemizde sevilen bir tarz ve bu tarzın bayraktar gruplarından Anathema başta olmak üzere Katatonia ve My Dying Bride gibi isimlerin konserleri oldukça ilgi görüyor. Buna rağmen Türkiye'den Moon, My Garden, Dead Wish, Dimness Through Infinity gibi neredeyse parmakla sayılacak kadar sayılı grup çıkması yaman bir çelişki değil mi?

Dimness şu an faal değil ne yazık ki.Evet bence de Türk doom gruplarının üzerinde bir lanet var sanki.Zamanında dinlediğim (hatta bir kısmında bizzat çaldığım) pek çok demo/albüm şimdi yok olmuş adı sanı duyulmamış gruplara ait. Ama bir yandan da oldukça güzel müzik yapan gruplarımız da var hala.( Let It Flow gibi mesela) Az sayıda doom grubu çıkmasının sebebi belki bu müziğin yarattığı karamsarlığa insanların tahammülünün gittikçe düşüyor olması. Bunun da en doğal sonucu/ispatı barlarda en çok tercih edilen türün glam olması bence. İnsanlar yalnızlaştıkça güç kaybedeceklerine inanıyorlar ve bunu destekleyecek her ortamdan, olgudan kaçıyorlar artık. Konuyu kapitalizme bile bağlayabilirim buradan girersem ama hayır, bunu yapmayacağım, bence doom metal insanın kendine yakışanı giymesidir diyerek konuyu kapatayım en iyisi

Konu doom metalden açılmışken sormadan geçemeyeceğim; kariyerine doom death olarak başlayan ve daha sonrasında kadrosunda kadın vokale yer veren her grubun (bknz. Within Temptation, The Gathering) müzikal yolculuğu neden yumuşama ile sonlanıyor dersiniz?

Öncelikle şunu söylemek isterim, Magilum doom metal olarak adlandırılsa da tam olarak bu sınırlar içinde kalıyor diyemeyiz.Depresif rock demeyi biz daha uygun buluyoruz, her neyse. Yanıta gelirsek; bence bu dönemsel bir şey; sonuçta yumuşayan, tarz değiştiren, ama bir gün langırt diye eski haline geri dönenler de var, Samael gibi mesela.Yani bu genel yumuşamayı daha uzun vadeli düşünmek lazım.Mesela The Gathering de son zamanlarında, o  ilk “yumuşadığı" dönemlerdekinden çok farklı bir müzik yapıyor.Ama uzun vadede ve müzik tarihi içinde bakarsak, bu tip yumuşayıp sertleşmeler uzun dönemler halinde dünya çapında, müziğin genelinde oluyor ve bu bir döngü halinde kendini tekrar ediyor. Yani özetle Magilum 3. albümde black metal yapabilir diyebilir miyiz? Evet diyebiliriz Yarının bize ne getireceği veya bizden ne götüreceği berrak olsaydı, müzikal yolculuğun sonlanışından da bahsedebilecektik, sanırım...

Liriklere ve insanı yakalayan nakaratlara bakarsak Magilum'un anlattıklarına önem veren bir grup olduğu aşikar. Bence böyle dokunaklı sözler iyi okuyucuların elinden çıkıyor. En beğendiğiniz yazarlar kim?

Umut SARIKAYA Aslında okuduklarımdan çok aşırı etkilendiğimi söyleyemeyeceğim. Bu daha çok lise zamanlarımdayken oluyordu, hatta çok etkilendiğim için okumayı bilinçli olarak reddettiğim yazarlar da oldu..Bunun yanında kendi adıma mesela POE çok severim.Umberto ECO severim.D.Noel ADAMS severim, vs.. (Ayrıca Umut SARIKAYA:)

Albümde favori şarkınız hangisi ve neden?

Aslında herkesin farklı cevapları olur bu soruya. Can "ÖKSD" der, Serhat "İnsanlık Suçu", Dinçer "Dünyanın Merkezi" Nalan "Giden Benim" der, ben hiçbirşey demem, mesela Albümdeki şarkılar yaklaşık 2 sene boyunca çaldığımız şarkılar olduğu için olsa gerek, bir sindirilmişlik durumu söz konusu, yani şu şarkı diğerinden daha özel, daha güzel gibi bir fikir olduğunu düşünmüyorum grup genelinde.

Prodüktör koltuğunda camiamızın emektarlarından Sedar Öztop oturuyor. Onunla çalışmak nasıl bir deneyim idi. Serdar Öztop müziğinize neler kattı?

Serdar abi gerçekten çok özverili, mantıklı ve profesyonel bir müzisyen. Her ne kadar şarkıların/sözlerin yapılarına veya aranjelere çok fazla karışmadıysa da, kayıt aşamasında ve albümün planlanma aşamasında bize oldukça destek oldu. Kendi adıma özellikle kayıt aşamasında pek çok şey öğrendim; ondan ve ekibinden. Genelde sanatla uğraşanlar birisinin gelip, ortaya koyduğu esere "olmamış" demesine bozulur, azmi kırılır, ama o bize bu duyguyu hiç yaşatmadı, sağolsun. Bence çok önemli bir müzisyen, hem sanatsal hem kişisel açıdan..Sağolsun.

On yıla yakın süredir Magilum adı altında bu piyasada müzik yapmaya çalışıyorsunuz. İlk başlangıç aşamasında hedeflediklerinizin neresindesiniz?

Aslında biraz zor olan yolu seçtiğimizi farkettik yıllar geçtikçe. Çok daha basit sözler,kalıp riffler ve sert vokallerle veya içi boş eğlencelik çerez şarkılarla çok daha popüler olmak mümkündü. Kendi adıma müzik dahil, hayatın her alanında yapılan samimiyetsiz herşeyin karşısındayım. Dolayısıyla şu an Magilum olması gereken yerde, ve burada da duracak diyebiliyorum rahatlıkla. Hep söylüyorum, hedefim milyonlar satmak olsaydı, o gün Magilum'u dağıtır başka bir şeyi kurardım, düşünmeden..

MP3, paylaşım blogları, kısır forumların olduğu camiamızda müzik yapma çabası bile takdire değer... Yurdum rock sahnesi ve dinleyicileri hakkında ne düşünüyorsunuz? Keyifle dinlediğiniz topluluklar kim?

Kötü...Bu konuda iyimser olmayı isterdim gerçekten, veya müziğe hevesli,bizden daha genç arkadaşlara umut verecek güzel şeyler söylemek isterdim ama durum gerçekten müziğe başladığım yıllardakinden kötüye gidiyor sürekli.Müzik yapma çabasını geç, hala müzik dinlendiğine bile şükretmek gerekiyor bazen; o kadar kısır döngüde ki herşey, stüdyoya girip prova yapmak bile bazen eziyet oluyor.Of derin yerden sordunuz ya, bu konuyu rakı masasında tartışasım geldi aniden İşin gerçeği şu ki, yurdumun rock/pop/arabesk vs dinleyicisi gün geçtikçe daha bencil, daha ilgisiz ve heyecansız oldu. Bu kadar gereksiz, ucuz ve yavan müzik yapılırsa da olacağı budur, kimse kimseyi suçlamamalı. İnsanlar bize bile "şarkılarınızı nereden indirebiliriz" diye soruyor, sorabiliyorYani bunu o derece kanıksamış, benimsemiş ki, yaptığının neredeyse "kredi kartı şifreni verir misin"le aynı şey olduğunu anlayamayacak durumda.. Mp3 indirmekle, paylaşmakla ilgili hiçbir derdimiz yok aslında, ama müziğin ticari kanallar kullanılmadan yayınlanması da imkansız durumda. Binlerce kez konuşulan şeyi yinelemenin anlamı yok, yine söylediğim gibi, biz "kendi dinleyicimize" bir şekilde ulaşıyoruz demekle yetineceğim..

Rock sahnesi de bu ticari kısır döngü yüzünden bence kötü durumda.Yapılan büyük organizasyonlar birer birer bitiyor. Bazen arkadaşlarım mail atıyor mesela "hafta sonu Karavan'da buluşalım içelim" diye, ama bilmiyorlar ki orası club olalı yıl olmuş neredeyse. Dinleyici de üretici de bezmek üzere ama umudu korumak lazım. Zaten müzik yapma isteği bezip kaybedilebilecek bir şey değil sanırım..

Albümde sizin için en anlamlı çalışma hangisi ve neden? Myspace sayfanızda ikinci albümü oluşturacak kadar çok besteniz olduğu yazıyor. Yeni albüm planları ne aşamada?

Aslında belki albümdeki en anlamlı çalışmalardan birisi diyeyim, İnsanlık Suçu'nun videosu.Çünkü çok az maliyetle hazırladığımız, onbinlerce dolarla yapılan birçok işle de kafa kafaya kalitede, yaya yaya, rahat rahat hazırladığımız bir klip.. 4 ay sürdü klibin finalini hazırlamamız ve çekimleri de evimdeki yarı profesyonel bir fotoğraf makinasıyla oldu. Bu anlamda insanlara demek istediğim şudur ki Magilum artık klip işine giriyor müziği bırakıyoruz Tabii ki değil:) Yani imkansızlıklar müzik yapmaya hevesli kimseyi yıldırmasın. Kendinizi geliştirmekten vazgeçmeyin, istediğinizi er geç yapar hale gelirsiniz...Mesajı da verdim, diğer soruya geçelim..

Magilum'un gelecek planları nedir?

Müzik üretimine ve tüketimine, bir 10 sene önce verilen değeri yeniden kazandırma adına her şeyi yapmak istiyoruz. 2. albümü bir an önce tamamlamak,  çekebildiğimiz kadar çok klip çekmek, yazabildiğimiz kadar çok şarkı yazmak, sahnede birbirimizi öldürmek, vb. planlarımız var Metal dinlemeyen insanlara metal dinletmek istiyoruz. Ve bu çaba gördüğümüz kadarıyla hiç de boşa gitmiyor halihazırda..

Basın bülteninde grubun sıradışı konser fikirleri olduğu, insanları otobüs duraklarında bile yakalayacağı anlatılıyordu. Bu sıradışı fikirler ne zaman uygulamaya geçecek?

Havalar ısınınca Açıkçası bu fikri uygulamak için biraz da belediyelerin desteği gerekiyor, sonuçta ulu orta çalmak çok mantıklı bir hareket değil. Ama bunu başarabilirsek insanlara yeni fikirler verebileceğimizi düşünüyoruz ve bunu yollarını arıyoruz. Sadece çalarak değil, belki bir sokak gösterisiyle bile çıkabiliriz insanların karşısına. Sokak gösterileri yapan arkadaşlarımız var ve bu fikri onlarla paylaşınca onlar da en az bizim kadar heyecanlandılar, bekleyip görmek lazım diyorum.)

Kapak görsel kim tarafından hazırlandı? Albümü kapağından, düzenlemesine, şarkı sözlerine başlı başına bir sanat eseri olarak gördüğünüz için ayrıca teşekkürler.

Kapak çalışması bana ait. Ben teşekkür ederim aynı fikirde olduğunuz için. Aslında çok güzel müzik yapan çoğu grup, kendini o kadar özensiz o kadar baştan savma kapaklarla sunuyor ki daha baştan kaybetmiş oluyor. Kapaktaki konsept, iç sayfalarda açıklığa kavuşan bir cinayet sahnesi. Arka kapaktaki detayla da aslında bu cinayet hakkında bazı ipuçlarına ulaşmak mümkün oluyor. Eğer bu kapak konusunda yeterli vaktimiz olsaydı biraz daha fazla materyal sunacaktık ama bu  albümde mümkün olmadı ne yazık ki. Ama bahsettiğim gibi, konserlerde bu konunun biraz daha üstüne gideceğiz sanırım

Sırada klasik Rock Vault sorusu. Unutamadığınız bir içki anısını bizimle paylaşır mısınız?

Valla öyle çok sık toplanıp içen bir grup olamadık pek. Ama içtik mi de bodoslama içiyoruz, sonu bazen ciddi kavgalara bile varsa... Konuyu açmışken ekleyeyim, çok tartışmak grubu dağıtmanın aksine, birbirine çok daha fazla bağlıyor; herkes bir diğerinin hoşlandığı ve hoşlanmadığı, düşündüğü, hissettiği şeyleri daha net anlıyor her barışmada. Ama bazen de mesela o kadar saçmasapan içiyoruz ki, yollarda tanımadığımız insanlarla şarkı türkü söylerken buluyoruz kendimizi, ya da bi keresinde ben kafam bi tasın içinde uyanmıştım onu hatırlıyorum, hayal meyal.

Sayfamızı inceleme şansınız oldu mu? Yanıt evetse görüşlerinizi merak ediyorum.

Sayfanızı inceledik evet ve gayet başarılı bulduk. En azından ciddi görünen bir yapısı olduğu için benzerlerinden ayrılmış, saçmasapan yüzeysel tartışmalardan uzak, takip edilesi bir site. Bu açıdan sizi tebrik ediyoruz ve bu konuyu ciddiye aldığınız için teşekkür ediyoruz. Ayrıca navigasyon açısından da tasarım açısından da çok başarılı..

Benim sorularım bu kadar. Katılımınız için şimdiden teşekkürler. Eklemek istedikleriniz varsa sahne sizin...

Ben teşekkür ederim grubum adına, konserlerde görüşmek üzere..

Baran Şahin